USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Böyle olmuyor

03-09-2017

Bursaspor dahil birçok kulüp takımını hemen hepsinin başlarında görmek istediği Lucescu, Milli takımın başına geçti. Ama şimdiden en büyük suçlu O ilan edildi bile!

Sorunlara yanlış teşhis koyarak yanlış tedaviler uygulamaya devam ediyoruz ve doğal olarak sorunları çözemiyoruz. 

Bende baktım sorunlar çözülemiyor, son zamanlarda konulara sosyolojik boyuttan bakmaya daha çok başladım.

Konu dışı; ama iyi bir örnekle başlayalım.

Bugün Türkiye’de 14 yıldır yayınlanan ve en çok izlenen dizisinde başrol oynayan aktör, bir aktörde en azından bir kaçının olması gereken özelliklerin hiçbirine sahip değil. Evet hem de hiçbirine. Polat Alemdar karakterini canlandıran oyuncudan bahsediyorum. Bu sanatçıda ne yakışıklılık, ne karakter oyuncusu çirkinliği, ne karizma, ne jest, ne mimik, ne ses hiçbir şey yok. Diksiyonu dahi bozuk başkası seslendiriyor. İşte bu haliyle Türkiye’nin en çok izlenen dizisinde 14 yıldır başrol oynayabiliyor.

 Sesi olmadığı için teknolojiyle sesi dinlenebilir hale getirilen Demet Akalın,  Bebek’te üç beş tur atarak! yaklaşık 15 yıldır Türk popunun kraliçesi konumunda.

Nota bilmeyen Kral’a! ise hiç girmiyorum.

İşte ülkemizin genel sorunu bu.

Bazı insanların hak etmedikleri yerlere bir şekilde gelebilmesinden bahsediyorum.

Bu durum siyaset, kamu, belediye, iş dünyası, sanat, spor her yerde yaşanıyor.

Geldikleri noktanın hakkını verebilecek özelliklere sahip olmayan kişiler bir şekilde o noktalara ya birilerinin yanlış seçimiyle, ya kayırmayla, ya şansla bir şekilde gelebiliyorlar.

Gelebiliyorlar da sonrasında ortaya çıkan kalitesizlikler, hatalara hepimiz katlanmak zorunda kalıyoruz.

Bizim işimiz spor konunun o kısmına dönelim…

Yüz yıldır ciddi anlamda para yatırılan Türk futbolunun kayda değer bir başarısı olmadığı gibi Dünya futboluna damga vurmuş bir yıldız da çıkmadı bu topraklardan.

İşte bunu en baş nedenini konuşmalıyız.

Her şeyde olduğu gibi futbolun da en önemli kısmı, temeli eğitimdir, doğru gözlemdir.

Ama maalesef yukarıda saydığım şekillerde dizayn olan altyapı tarafı da bize şuan Türk Futbolunun içinde bulunduğu durumu sağlıyor.

Futbolculuk nasıl yetenek işiyse yetenekli futbolcuları daha küçükken keşfedip, yetiştirebilmek de bir yetenek işidir.

Öncelikle doğru futbol gözlerinin gerçek yetenekleri keşfetmesi gerekiyor.

İlk olarak bunun sağlanması şart.

Belli bir yeteneğe sahip oyuncular seçilebildiği gibi sırf boyuna posuna ya da hızlı koşmasına göre seçilen yeteneksiz oyuncularla boşu boşuna zaman kaybediliyor.

Çünkü futbolda oyuncu güçlenebilir veya başka özelliklerini çalışarak geliştirebilir; ama yetenek sonradan kazanılmaz.

Bugün herhangi sağlıklı bir insan çocukluğundan itibaren futbol eğitimi almış olsa ligimizde boy gösteren oyuncuların yüzde doksanı kadar futbol oynayabilirdi. Emin olun mübalağa etmiyorum.

Gerçekten durum bu.  Ligimizdeki yerli oyuncu kalibresi inanın bu kadar.

Hatta öyle futbolcular var ki “hangi özellikleriyle futbolcu olmuşlar acaba ?” diyorsunuz.

İşte bunun için doğru yeteneği keşfetmek şart.

Doğru yeteneği keşfettikten sonra ise işin ikinci kısmı yani yetiştirme geliyor.

Bunu yapacak kişilerinde yetenekli ve bilimsel metodlarla çalışan işinin ehli liyakat sahibi kişiler olması gerekiyor.

Çünkü oyuncu hem fizik hem de mental olarak profesyonelliğe hazırlanmalı.

Ama Türkiye’de her ikisi de başarılamıyor.

Çünkü eski futbolcular veya az çok futbolun içinde bulunmuş bir takım kişiler hatır gönül ile altyapıların başına veya kademelerinde göreve getiriliyor.

Bu işin adamı değil mi diye bakılmıyor.

Profesyonel olduktan sonra bu kez başka bir sorun ortaya çıkıyor.

Çocukluğunda ayakkabılarını paylaşan 7-8 kardeşin arasından çıkan gençler, birden bire milyon eurolarla oynamaya başlayınca şirazeleri kayıyor.

Sosyo ekonomik ve kültür seviyesi yeterli olmayan ortamlardan gelen bu insanlar, kendilerini de yetiştiremeyince, Hem fizik, hem de kafaca belli bir seviyede kalıyorlar.

Türk futbolu da işte böyle 100 senedir bir arpa boyu yol alamıyor.

Doğru yetenek  seçimi, her anlamda doğru yetiştirme ve profesyonel yapıda doğru antre olmazsa, Türk futbolu yerinde saymaya devam eder.

Altyapı sitemi baştan sona değişmeli, doğru isimler doğru noktalara konumlanmalı. Bu sistemi kurmak için de, bu istemi daha önce kurup başarabilmiş başka ülkelerden yardım alınmalı.

Hatta tüm altyapı organizasyonumuz teslim edilmeli.

Çünkü biz bu işi başaramıyoruz yüz yıldır kayda değer başarı olmaması bunun kanıtı.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?