USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Çeşme, Sakız Adası ve sakız ağaçları...

25-07-2017

15 yıldır yaz mevsimlerinde tatil için Çeşme'ye giderim.Çeşmeyi, Ilıcayı, Alaçatıyı ve gelişimini değişimini de doğal olarak gözlemlerim.Ayrıca ülkemin her tarafı gibi Çeşmeyi'de Ege'yi de çok severim. İnşallah Çeşme'nin tek katlı mimarisi bozulmaz, umarım ve dilerim Alaçatı'da Bordum, Kuşadası, Mudanya, Kumla gibi gelişi güzel yapılaşmaz. Çeşme seyahatlerinde valiz hazırlarken içine pasaportlarımızı koymayı da ihmal etmezdik. Ama son seyahatimize kadar bir türlü gitmek kısmet olmamıştı. Bu sefer yine kısmet diyoruz ama kesin ve kararlıyız... Sakız adasına giden yüksek yolcu kapasiteli ve modern taşıt araçları ile 45 dakika da ve 25 Euro karşılığında ulaşabiliyorsunuz. Adanın merkezi Küçük, sevimli, çarşıları, meydanları ve inanılmaz sakinliği iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Merkezde bir iki saat gezdikten sonra otobüs ile 6 saat süren ve kişi başı 20 Euro vererek adanın en önemli tarihi yerlerini gezebiliyorsunuz.
Rehber Gülseren Kadayıfçı İykourinas hanımefendi ve adalı yerli rehberler ile altı saat hiç durmadan adanın tarihini anlatarak gerçekten aldıkları ücretten çok daha fazlasını sizlere veriyorlar.
Ada da ortaçağdan kalma Mesta Kalesi ve Pyrgi köyünü ve evleri çok iyi korunmuş ve içinde insanları ile tarihi günümüze taşımışlar. Sakız ağaçlarına gelince rehber Gülseren hanımın anlattığına göre dünyada tek sakız ağacının ve ürününün olduğu yer ada ve Çeşme imiş. Sakız ağaçlarının her biri birer cevher gibi korunuyor yılda 320 gram sakız veren bir ağacın işçiliği ise gerçekten çok meşakkatli tam bir yıl boyunca sürekli işçiliği varmış. Sakız ağaçlarının bir erkek bir de dişisi varmış dişi ağacın sakızı kurumadığı için işlem yapılamıyormuş ve ekonomik değeri yokmuş. Erkek sakız ağacının ise reçinesi kuruduğu için çok değerli ve toprağından ve ikliminden dolayı sadece burada yetişen sakız ağaçlarının Çeşmedeki erkek akrabalarının üzerine villalar yapıldığı için, Çeşmede denizden uzaklaşan arazilerde erkek sakız ağaçları projesi ülkemizde bir türlü başarılı olamıyormuş.
Sakız ağaçlarının altına kireç tozu veya mermer tozu dökmüşler. Uzaktan yeşil beyaz, yakından incelediğinizde ise ağaçların altına dökülen cam gibi şeffaf sakız damlalarının biriktiğini görebiliyorsunuz.
Altmış köy ve Yunanistan'ın beşinci büyüklüğündeki güzel ada tabi ki bir günde gezmekle bitmez, koyları, ormanları ve yaş ortalamasının 90 olduğu ada insanları gibi buram buram tarih kokuyor. Hatta ve hatta yazıyı yazarken bile havaya girip adadaki endemik lavanta, kekik kokusuna benzeyen bitkileri Ege rüzgarı ile birlikte hissettiğimi söylemem size tuhaf gelebilir. Balıkçı sahil köyünde geleneksel sistemlerle yapılmış, tahta masa , sandalyeleri, derinden gelen taş plak sesini andıran yunan müziği ve denizin hışırtısı bizim yaşıtımızdakilerini resmen 1960'lı yıllarda İstanbul boğazında çevrilen siyah beyaz Türk filmlerin içinde olduğunuzu hissettiriyor…! Sakız adasından dönerken, iskelede Yunanistan bayrağı ile yan yana dalgalanan nazlı bayrağımızı görünce müziği, yemekleri, kültürü birbirine çok yakın olan barışında ne kadar yakıştığını ve barışın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünüyorum. Yoğun sıcakta esen ılık rüzgarların da barış kadar içinizi serinlettiğini hissedebiliyorsunuz.
Saygılarımla.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?