USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Tarımsal ürün İTHAL EDEN değil, İHRAÇ EDEN ülke olmalıyız…

18-07-2017

Aslında sütümüz, şekerimiz, unumuz bol miktarda var mutfağımızda, ama neden helvayı pişiremiyoruz? Oysa hiç de zor değil, gelin aşağıdaki örneklere bir bakalım;
Geçenlerde Soner Yalçın'ın bir yazısını okudum, Hollanda'nın tarımsal gücünü anlatan bir yazıydı, tarladaki çiftçimizden, tarımsal uzmanlarımıza, eğitim kurumlarımızdan ülkemizi yönetenlere kadar herkesin okuması, pay çıkartması gereken bir yazı, önemli gördüğüm bazı bölümleri sizlerle paylaşmaktan kendimi alamadım.
'….Hollanda denince aklımıza hep lale gelir ve lale Hollanda'ya İstanbul'dan gitti. Başka? Başka cümle yok, bu kadar! Ne kadar övünsek az!!!
Hollanda yüz ölçümü 41.543km2, Türkiye 783.562 km2,
Hollanda'nın tarım ihracatı 93milyar dolar, Türkiye'nin 17milyar dolar,
Hollanda toprak doldurup denizden tarla yapıyor, Türkiye erozyonla yılda 200-300milyon ton toprak kaybediyor,
Hollanda süs bitkileri ve sebze ihracatında dünya birincisi, süt ihracatında dünya üçüncüsü, kırmızı et ihracatında dünya dördüncüsü, sıvı-katı yağ ihracatında dünya dördüncüsü,
Özetle Hollanda tarım ürünleri ihracatında dünya ikincisi…''
Soner Yalçın yazısını devamında, Atatürk'ten sonra ülkemizi yönetenleri biraz eleştirdikten sonra, Hollanda'yı bu başarıya ulaştıran sistemi şöyle aktarıyor;
'Bir arazi aldınız, kafanıza göre şunu dikeceğim, diyemiyorsunuz. Önce aldığınız arazinin kayıtlı olduğu kooperatife gidiyorsunuz!Ne kooperatifi? Nerede serbest piyasa? Hollanda gibi kapitalist bir ülkede kooperatif olur mu? diye hiç sorma…
Kooperatif yetkilisi size arazinizde şu ürünleri yetiştirebilirsiniz, diye bir- iki alternatif sunuyor, bunlara itiraz etme şansınız yok. Ürünü seçiyorsunuz, yetkili ürün maliyetlerini, giderlerini, hasat sonunda başınıza ne gelebileceğini bilin diye, hesaplayıp önünüze koyuyorlar. Bu arada paranız yetmiyorsa, borç ta veriyorlar.
Ardından sizi kooperatifin tarım mühendisine yönlendiriyorlar, mühendis ve kooperatifin teknik elemanlarıyla beraber araziyi inceliyorsunuz. Mühendis eğer yetiştireceğiniz ürün hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığınızı anlarsa, size yardımcı oluyor. Makine parkınızdaki araçlarınızı bildirmek zorundasınız, eksik varsa tamamlıyorlar.
Ekim başlıyor, yine yalnız değilsiniz, kullanacağınız ilaçlar, gübreler, su, yapacağınız budama ve kontroller, kooperatif teknik elemanları tarafından gösteriliyor. Hasat zamanında da yalnız değilsiniz, personel desteği veriyorlar. Ürünü topladınız, kooperatif öncülüğünde kiralık depoya kaldırıyorsunuz ve bekliyorsunuz, yeminli eksperler taban fiyatı belirliyorlar, kooperatif bu fiyat bazında açık artırmayla ürünü satıyor, tabii oluşan fiyatı üreticinin onaylaması şartıyla.
Satış işlemleri sonuçlandıktan sonra, kooperatif hizmet bedellerini düşüyor, kalan para üreticiye ödeniyor…''Bu yazılanları okuduğunuzda, sakın tüm bu bilgileri kooperatiflerin ürettiğini sanmayın, ülkenin eğitim sistemi içinde, bilime ve araştırmalara dayalı bir bilgi gelişimi ve akışı, kurulan bu düzenin temellerini oluşturuyor. Size bu köşede, ABD'den ve İspanya'dan da benzer örnekler vermiştim, Güney Kaliforniya'da tarım meslek okulundaki öğrencilerin nasıl uygulamalı bir eğitim aldıklarını, İspanya'da hayvancılık kooperatifinin oluşumunu ve işleyişini anlatmıştım.
Ve bizden bir acı gerçeğimizi de, U.Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin arazisine DSİ olarak sulama suyu sistemini ulaştırdığımızda, hocalarımıza, artık meyveciliğe başlarsınız, dediğimde, ama bizim işçilerimiz yok ki, cevabını aldığımı da!!!
Geçen hafta, ünlü bir tavuk üretme şirketinin Karacabey, Ketendere'ye bıraktığı tavuk pislikleri nedeniyle, gerek dere sularının kirlendiği, gerekse derenin denize ulaştığı bölgedeki sahil şeridinde pis kokudan durulamadığı, gazetelerin manşetlerine yerleşti. Bu haberi okuyunca, gene sizlerle bu köşede paylaştığım bir İspanya uygulaması gözlerimin önünde canlandı. Önce bir sorum var herkese, araştırmacılarımıza, bilim adamlarımıza, çiftçilerimize, tavuk dışkısı gübre olarak kullanılmaz mı? Evet kullanılır, İspanya'da göbek marul yetiştirilmesinde, gübre olarak tavuk dışkısı kullanılıyor ve yüksek verim alınıyor. Çok geniş bir nehir deltasında oluşturulan marul tarlalarının dış çevresinde tavuk çiftlikleri kurulmuş, bu çiftliklerden çıkan dışkılar marul tarlalarına taşınıyor ve marul üretiminde gübre olarak kullanılıyor ve yüksek verim alınıyor. Tabii bu kullanım şeklini birileri rüyasında görüp uygulamaya sokmuyor, bu bir araştırma ürünü, dışkının içeriğinin marulun gelişimine çok uygun olduğunun belirlenmesiyle, bu beraber üretim uygulaması ortaya çıkıyor ve de bol para kazandırıyor. İşte size zararı faydaya dönüştürmenin etkin bir modeli, haydi gelin Ketenderedeki şikayetimizi faydaya çevirelim, tavuk çiftliği çevresinde göbek marul tarlaları oluşturalım…
Evet sizlere bu örneklerle sesleniyorum, ülkemizi yönetenlere, bilimi beyinlerimize işleyenlere, tarlalarında alın teri döküp yaşam mücadelesi verenlere, hepimize sesleniyorum;
Amerika'yı yeniden keşfetmemize gerek yok, bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanan doğru tarımsal üretim sistemleri öğrenelim ve beyinlerimize dolduralım, onları ülkemizin ve insanımızın sahip olduğu üstün yetenekleriyle kavuralım ve sonuçta et ithal eden değil, et ihraç eden, pirinç ithal eden değil, pirinç ihraç eden, buğday ithal eden değil, buğday ihraç eden vee dört mevsim iklim ve kaliteli toprak varlığımız paralelinde, dünya pazarlarına dört mevsim, her türlü sebze ve meyve ihraç eden konuma yerleştirelim…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?