Paul Le Guen kariyeri ile kendini ispat etmiş bir isim. Başarılı olur olmaz bu kendisine sunulacak şartlara bağlı. Ama göreve getirilmesinin doğru bir tercih olduğu camianın genelindeki olumlu havadan anlaşılıyor. Herhangi bir yerli isim gelse pek çok muhalif ses de yükselecekti. Bu olumlu hava Bursaspor Camiası için çok önemlidir. En çok da ihtiyaç duyduğumuz şeydi.
Başkan Ali Ay’ı bu tercihinden ötürü kutluyorum.
Futbolculuğu döneminde defansın solunda görev yapan, muz ortaları, kornerden kalecilere sürpriz toplar göndermesi ile tanınan Paul Le Guen, teknik adamlık kariyerinde ise en büyük başarıyı Lyon’da yakaladı ve futbol kamuoyunda teknik adam olarak da tanınan bir isim haline gelmeyi başardı.
Özetle Dünya ve Avrupa şampiyonlukları yaşamış, dünyaca ünlü futbolcular çıkarmış ve futbol ekolüne sahip bir ülkenin önemli futbol adamlarından biri olmayı başarmış biri Fransız çalıştırıcı.
Sonrasında büyük ihtimalle yanlış çalışma yeri tercihleriyle kariyerinde düşüş yaşasa da uzun süre Türk futbol kulüplerinin de iştahını kabartan bir isim oldu.
2004-2005 yıllarında Fenerbahçe ve Beşiktaş kendisini transfer etmek için görüşmelerde bulunmuş, Türk ve Fransız medyası bu haberleri uzun süre işlemişti.
Kısmetinde Şampiyon bir Türk kulübünde çalışmak varmış demek ki ve bu sonunda gerçekleşti.
Başkan Ali Ay’ın Paul Le Guen tercihi ile bu kez doğru bir iş yapmış olsa da, bu doğru işin arkasını getirebilmek için doğru transferlerin de gerçekleşmesi çok önemli.
Küme düşmekten son anda kurtulan bir takımın yeniden yapılanması şart olduğuna göre ,yapılanma konusunda tecrübeli bir isimle çalışmak avantajdır.
Fransız çalıştırıcının en bilinen özelliklerinden biri ekibine bir futbol karakteri empoze edebilmek.
Kendisi ile ilgili futbol adamlarının en önemli değerlendirmelerinden biri bu.
Ne oynadığı belli olmayan geçen yılki Bursaspor’dan sonra buna gerçekten ihtiyacımız var.
İmza töreninde görüşlerini açıklayan Fransız teknik adam “İstenen futbolu oynayabilmek için o futbola uygun kadronun oluşturulması gerektiğinin” altını çizdi.
Yani futbol alfabesinde en başlarda yer alan kadro planlamasından bahsetti.
Bizim kulübümüzün ‘yapamadığı’ şeyden bahsetti de diyebiliriz.
Transferi düşünülen yıldız isimler soruldu “Bize gelecek oyuncuların geçmişte ne yaptığı değil, bize ne vereceği önemli” yanıtı verdi.
Sırf bu iki değerlendirmesiyle bile kulüpte doğru futbol aklı açlığı yaşayan bizlerin yüreğine su serpti.
Bir süredir futbola ‘Fransız’ kişilerin karar mekanizmalarında yer aldığı kulüpte, futboldan anlayan bir ‘Fransız’ görmek gerçekten güven verici bir durum.
Hoca’nın bir diğer önemi vurgusu da pozitiflik ve destek ile alakalıydı.
Buna da katılmamak mümkün değil.
Aylardır Başkan ve yönetimi ile ilgili görüşlerini herkes ifade etti. Biz de ettik. Hatalar arttıkça, tehlike büyüdükçe eleştirilerimiz de “doğal olarak” arttı.
'Bazıları bunu farkı değerlendirme gayretine girip yalan yanlış aksettirip algı yapsa da' tek derdimiz açıkça yapılan hataları tespit etmemiz ve bunun sonucunda da şampiyon kulübün küme düşmeme mücadelesi vermesini kabullenemeyişimizdi.
Artık tüm bu kötü günlerin geride kaldığını ümit ediyoruz.
Başkan bu kez işe doğru başladı.
Bu doğrunun arkasını getirebilmesi için dileriz transferde de bu doğrulara devam eder.
Yeni bir sayfa açıldığına göre bu saatten sonra kulübün her organına Başkan, yönetim, teknik ekip, takıma zaman tanıyıp destek vermek gerekiyor.
İyi bir teknik adam işin başına geldi. O’nun başarısı Bursaspor’un başarısı demek olduğuna göre kendisine rahat bir çalışma ortamı ve iyi oyuncular vermek yönetimin, destek vermek de tüm camianın işi.
Herkes sadece üzerine düşeni layıkıyla yaparsa başarının gelmemesi için bir sebep kalmıyor.
Yani her şey bize bağlı.
