Bunları hepimiz yapıyoruz.
Yıllar önce TFF’de üst düzey bir makam için kıyasıya bir yarış oluyor. Yarışanlar arasında Bursalı bir isim de var. Durumu yakından takip eden bir yetkili şu ifadeleri kullanıyor “ Tüm şehirler kendi adaylarını desteklerken, Bursalı adayın kazanmaması için Bursa’dan baskı görmemiz bizi şaşırtmıştı.”
Bizden olanların iyi yerlere gelmesini istediğini söyleyen insanların, bunun için çabalamak yerine bunun tam tersini yapma çelişkisine anlam vermek imkansız. İşin ilginci en çok da yetiştiği ortamdan eleştiri alıyorlar. Kişilerin en iyi yerlerde olması mensup olduğumuz camianın çıkarınadır. Kişisel menfaat, kin veya ihtiraslar uğruna buna karşı çıkmanın tanımı hiç hoş değil.
Bursaspor camiası mantığından daha çok duyguları ile hareket eden, muhalif, çok sesli, daha kötüsü sevgi ve dostlukların yerini egoların ve menfaatlerin almaya başladığı, insanların birbirini çekemediği, bizden olana destek olma yerine köstek olunduğu bir camia oldu çıktı.
Yengeç sepeti durumu şehirde maalesef hastalık haline geldi artık
Kulağa hiç hoş gelmiyor; ama durumumuz böyle maalesef.
Bu özeleştiriyi yapamazsak bu hastalığın tedavisini de yapamayız.
Camia ile ilgili gündemdeki her konuda her kesim sürekli ayrışıyor.
Bir insanın Bursasporlu olması yani kendi şehrinin kulübüne sahip çıkması onun vefalı ve aidiyet duygusuna sahip bir insan olduğunu gösterir.
Bu da bir insan için önemli bir karakter göstergesidir.
Hal böyle iken böyle bu insanların omuz omuza vermesi gerekirken birbirine düşman hale gelmesi kabul edilebilir bir şey değil.
Birlikte hareket edildiğinde nelerin başarıldığı görüldüğü halde ayrışmak için sürekli sebepler bulmak Bursaspor’u geriye götürüyor.
Oturup karşılıklı bir kere çay içmemiş insanlar, kötü niyetli kişilerin söylemlerine kanıp kulaktan duydukları yalan yanlış şeylerle birbirine düşman oluyorlar ki bu da çok ayrı bir trajedi.
Geçenlerde yazdığım gibi sosyal medya da bunu körüklüyor. Yüze karşı edilemeyecek kelamlar havada uçuşuyor.
“Bak bak ne yazmış” diye başlayan cümlelerle insanlar birbirini gaza getiriyor. Kişiler, gruplar birbirlerine kuruluyorlar.
Öte yandan Bursasporluluk bir kenara bırakılıp siyasi görüşler nedeniyle nefretler besleniyor.
Anlayacağınız birbirine sarılması gereken insanlar birbirinden uzaklaşmak için saçma sapan sebeplere sarılıp birbirinden uzaklaşıyor.
Şehir dışında 16 plaka veya Bursaspor formalı birini gördüğünde sevgiyle bakan insanlar, Bursa’da birbirine düşman gibi bakıyor.
Net olarak söylüyorum bu kafadaki herkes, Bursalılığını, Bursasporluluğunu gözden geçirip kendine çeki düzen vermeli.
Çünkü Bursasporlu olan herkes sırf Bursasporluluk adına fikirleri uyuşmasa da en azından birbirine düşman olmamalıdır.
Her Bursasporlu iyi insandır demiyorum tabi ki.
Aradaki çürük elmaları ayıklamak şart; ama dediğim gibi yukarıda saydığım sebeplerden ayrışmak sadece ve sadece Bursaspor’a zarar veriyor.
Yeri geldiğinde birlikte, omuz omuza, kelle koltukta ölüm tehlikesi yaşayan Bursasporlular artık kendine gelip birbirine karşı değil asıl rakiplere karşı mücadele içine girmeli.
Bakın bu kutuplaşmaların en büyük zararlarından birisi “Samimiyetle camiaya katma değer sağlamaya çalışanların” küstürülmesi oluyor ki bu gerçekten telafi edilemeyecek bir zarar.
İyi niyetle, faydalı olamaya çalışanlar kötü niyetliler tarafından küstürülüyor.
Bu yazdıklarımı hepimiz; ama hepimiz üzerimize alınmalıyız.
Bursaspoluluğun önüne egolar menfaatler geçiyorsa iyi bir Bursasporlu değiliz demektir.
Bu şehrin her şeyini seven bu şehir için mücadeleler veren insanlar menfaatlerini ve egolarını bir kenara bırakıp birleşmedikçe başarı gelmesi mümkün değildir.
