Taklitçi piyasalar

 2016’ nın özellikle terör olaylarından dolayı çok kötü geçtiği düşünülüyor. Terörün sosyal yaşamdan, ekonomiye kadar her alanda hayatımızı olumsuz yönde etkilediğine inanılıyor. Terörün kökü kurutulmasıyla ekonominin yükselişe geçeceği beklentisi hakim. Sanki tüm olumsuzlukların Türkiye özelinde ilerlediği gibi bir algı var. Aslında Türkiye 2000 Krizi de dahil olmak üzere olumsuzluklardan dünya geneline göre daha az etkilenmiştir. Daha duygusal bir toplum olmamız nedeniyle uçlara çok kolay bir şekilde gidiyoruz; “ ya her şeyiz, ya hiçiz”. Bir dalgalanma geldiğinde hemen aşırı kötümser, düzelme sürecindeyse aşırı iyimser oluyoruz. 2000 Borsa (Teknoloji Sektörüyle) Balonu sönmesiyle tüm dünya çok büyük bir krize girmişti. ABD borsa endekslerindeki düşüşü bizim piyasamızla çakıştırdığımızda fark görülecektir. Bizdeki düşüşün daha yatay gerçekleşmesine rağmen toplumsal cinneti yaşadık. 2008 Kredi Balonu patlayınca ABD piyasası 1929 Krizinden günümüze en büyük kırımı yaşadı. Dev kurumlar tarihteki yerlerini alarak kapılarına kilidi vurdu. Binlerce insan işsiz kaldı, emeklilik birikimleri dahi yok oldu. Bu yaşananlara rağmen ülkemizde batıyoruz psikolojisi oluştu. Oysa ABD’de 2003 dibinin dahi altına geldiği günlerde biz sadece YÜZDE 30 civarında bir düşüş yaşamıştık. 2009’la beraber küresel para basımı yarışıyla varlık değerlerinde artış yaşanmaya başlamasıyla moraller tekrar yerine geldi; balon yeniden şişti... Gelinen noktada önümüzde aynen 2000 ve 2008 olduğu gibi bir geri çekilme ihtiyacı belirmiştir. Küresel nitelikli bu durumun önemli sonuçları olması beklenir. Ancak bu sefer 2000 ve 2008’ den farklı olarak etkilenme oranlarının farklı olabileceği düşünülmektedir. Tabiatın döngüsünü değiştirmemiz söz konusu değildir. Fırtına başladığı zaman bitene kadar bir yere sığınırız, bu noktada önemli olan hayatta kalmaktır. Sonrasında gelecek güneşli günlerle yolumuza devam ederiz. Ekonomi için de bu durum geçerlidir. Önemli olan bu tip nahoş dönemlerden moralimizi çok bozmandan çıkabilmektir. Piyasalar birbirini takip etmektedir, bunu hiçbir zaman unutmayalım.