USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zeytin...

22-11-2016

Hatta doğduğum yerde yüksek rakım nedeni ile hiç meyve ağaçları da yoktu.
Ardahan’ın Göle ilçesi Türkiye’nin en yüksek yerleşim merkezlerinden biri idi.
Yağan kar 6 ay kalkmazdı, 3 metreyi geçen karın kalkmasını hayal ederdim, hayallerim kar kalkınca dünyanın en zengin çiçek florasına sahip coğrafyasına, rengarenk ilkbaharın ne zaman geleceği üzerine kurulu idi.
Bu hayaller ile uykuya dalardım çocukluğumda.
Yine bir gece rüyamda karlar erimiş ve kara toprak görünmüş ama ortalıkta çiçek falan da yoktu.
Fakat karların arasından sapsarı bir buğday fidesi ve başaklarında buğday yerine zeytinler çıkmıştı. Simsiyah zeytinler o kadar güzel, o kadar parlaktı ki her zeytin tanesi üzerinde kendimi görebiliyordum.
Rüyamdan sonra her önüme gelen çocukluk arkadaşıma zeytinin nasıl yetiştiğini soruyordum.
Kimisi patates gibi yer altından çıktığını, kimisi kavun karpuz gibi yetiştiğini, hatta kimi arkadaşlarım zeytinin bir bitki olmadığını fabrikada yapıldığını bile söylüyorlardı.
Ama gerçekten de zeytinin nasıl yetiştiğini, hangi aşamalardan geçtiğini bilmediğimiz gibi zeytin sabunundan dolayı zeytinin fabrikada yapıldığı aklımıza daha çok yatardı.
Çocukluk aklımız ile tenekelerde satılan zeytinyağının da doğal üründen daha çok petrol türevi bir ürün olduğunu düşünürdük.
Görmüş olduğum efsane rüyamdan dolayı zeytin benim için; aklımda her zaman zeytinin başak tarlaları arasından simsiyah ve çok parlak bir bitki çeşidi olarak kaldığı idi ve öyle yetiştiğine dair kendimi de inandırmıştım.
Daha sonra ilk okul çağlarında babamın tayininin çıkması sebebi ile zeytinin cenneti Bursa’ya geldik, her gördüğüm ağaca bu mu zeytin ağacı diye sorardım.
Sonra ilk gördüğüm zeytin ağacını uzun uzun inceledim ve üzerinde zeytinin olmadığını görünce şaşırdım ve daha sonra her şeyini öğrenerek, Bursa’dan Göle’deki ilk okul arkadaşlarıma yazmış olduğum mektubumda zeytin ağaçlarımızın olduğunu zeytin ağaçlarının gözlerinin içine baka baka yalanı mektubuma yazdım…
Aradan yıllar geçtikten sonra zeytin ağacını ve ürününü tanıyınca ne kadar değerli bir şey olduğunu daha da iyi anladım.
Şimdilerde ise en çok üzüldüğüm şey tarım alanlarının ve özellikle de zeytin ağaçlarının konut ve sanayi alanlarına karşın yok edilmesi.
Çocukluk rüyasından ve aklımda kalan etkilendiğim birkaç rüyadan biri olan zeytin rüyası benim için rüyadan daha öte bir şey yani efsane diyebilirim.
Rüyamdan etkilenmiş olacağım ki ilk bahçeli eve sahip olduğumda zeytin ağacı diktim.
Şuan oturmuş olduğum evin salonundan en görünür yerde yine zeytin ağacı var.
İnan bana zeytine mektubum yalan söylemiyorum, her gün uyandığımda karşımda duran bir zeytin ağacım var…
“Efsane rüyamın anısına…”
Zeytini yetiştiren, bakan, toplayan, tuzlayan, yağ çıkaran ve zeytin adına festivaller düzenleyenlere selam olsun diyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?