USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gündem!

16-11-2016

Kısa kısa değinelim…

 

SERKAN KURTULUŞ

 

Başkan Ali Ay ile Özlüce’de geçen hafta yaptığımız program sonrası Serkan Kurtuluş konusundaki tepkinin nedenini anlattım. Başkan ve diğer yöneticiler konuyu “Hoşgörülü olalım” diye değerlendirirken bizler de “hoşgörü güzel ama camianın kırmızı çizgileri de ihlal edilmemeli”yi aktardık.

 

Bursaspor altyapısının birinci amacı A takıma faydalı oyuncular yetiştirmektir. Bu oyunculardan misyonunu tamamlayan veya talibi olan satılabilir veya kendi gidebilir. Ama bunu yaparken özellikle futbolcu tarafının ekstra dikkatli olması gerekiyor. Çünkü taraftarın hafızası bu süreçleri kaydediyor ve sürekli hatırlıyor. Camiayı rencide ederek, yanlışlar yaparak ayrılanların taraftarın zihnindeki yeri doğal olarak kötü oluyor. Böyle futbolcuların geri dönememesi önemli.

 

Çünkü şuan kulüp içerindeki tüm oyunculara emsal teşkil etmesi gerekiyor.

Burası Bursaspor. Öyle sıradan bir kulüp değil. Her türlü nankörlüğü yaparak gidenler istedikleri zaman geri dönerlerse bu kötü örnek olur. Yani A takımdaki veya alt yapıdaki oyuncular “Burada yanlış yaparsam bir daha dönemem”i kafalarına kazımalılar. Bir şekilde dönse de taraftar O isme karşı toleransı olmayacağından sahada eli ayağına dolaşır ve faydası olmaz zaten.

Kaldı ki Serkan Kurtuluş kariyeri boyunca şansı yardım eden biri isim olması dışında hiçbir futbolculuk özelliği ile dikkat çekmiyor. Birilerinin gazlaması ile her açıdan yanlış bu oyuncuyu kadroda düşünmek hatasına kimse düşmemeli.

 

TÜZÜK

 

Tüzükler camiaların anayasalarıdır. Tüm kulüp organlarının işleyişini, düzenini kurallarla sabitler.

Bursaspor’un mevcut tüzüğü kopyalanarak yapılmış, pek çok açıdan eksikler, düzenlenmesi ve güncellenmesi gereken maddeler ile dolu.

Kongre Üyesi Ömer Keskin ve arkadaşları yaklaşık 2,5 yıl 30 kişilik bir ekiple birlikte bir tüzük taslağı hazırladılar. Bu taslağı camianın farklı noktalarından 700 kişiye biri bir de sunumlarla anlattılar.

İsteyen herkesin ulaşıp inceleyebileceği şekilde kamuoyuna sundular. Hukuki açıdan veya başka açıdan eksikleri var mı yok mu konunun uzmanı olmadığımdan bilemiyorum; ama bu kadar kapsamlı ve emek verilen bir tüzük taslağının bir kenara bırakılarak Divan Kurulu’nun ayrı, kulübün ayrı tüzük taslağı hazırlamaya girişmesi anlamsız.

Mesela Divan Kurulu kendi tüzüğünde “Divan Kurulu’na bütçe verilsin” maddesi ekletmek istiyor diye bir duyum aldım ki buna inanmak istemedim açıkçası. Bugüne kadar kendinden beklenen icraatları göremediğimiz Divan Kurulu’nun bir de kulübün sırtına yük olarak binmek istemesi kabul edilemez.  

Aynı şekilde yönetimin de sadece yönetim ve seçimler ile ilgili bazı maddeleri düzenleyip gerisine dokunmayacağı bilgisi var.

Yönetim, Divan gibi organlar Bursaspor’a layık bir tüzük mü oluşturmak istiyor yoksa kendilerini daha çok ilgilendiren kısımlara mı yöneliyorlar ?

Yanıtları ikinci ise çok yanlış ki şuan ki tablo onu gösteriyor.

Yapılması gereken bu işe 2,5 yıl emek vermiş isimlerin taslağının üzerinde bir konsensüs sağlanmasıdır.

Aksi takdirde Tüzük Kongresi’nin bir manası olmayacak.

 

MAHKEME

 

Futboldaki menajer terörü, çakal yönetici terörü ile birleşince kulüpler borç batağına düşüyor.

Resmi olarak tespit edilemese de mahkemeler “delil tespit edemediklerinden” normal olarak ceza kesemeseler de,

Görünen köy kılavuz istemiyor, neyin ne olduğunu vicdanlar biliyor.

Üç yada dört yıllık sözleşmeli futbolcuların menajerlerinin ücretlerinin yangından mal kaçırırcasına peşin peşin ödenmesinin, bazı özel ! menajerlere %20ye varan  komisyon payı verilmesinin nedeni malum.

Kaldı ki o menajerlerden en bilinenin “Para benim istediğimle paylaşırım” itirafı zaten her şeyi açıklıyor.

Bursaspor Camiası yönetimleri seçerken kulübü her şeyi ile yönetime emanet eder. Şuan bu emanet Ali Ay’da. Başkanın kendi dürüstlüğüne uygun bir şekilde bu konunun üzerine her şekilde gitmesi herkesin beklentisi. “Biz mahkemeye verdik, gerisine karışamayız” yaklaşımı doğru değil.

Çünkü kulübün çarçur edilen veya peşkeş çekilen paralarının en büyük sıkıntısını bizzat kendisi çekiyor. Bunların hesabını sorma görevi de en çok mevcut yönetime düşüyor. Camianın beklentisi bu yönde.

Taraftar kulübe harcadığı paraların hak etmeyen birilerinin cebine gitmesini kabullenmez. Hiç bir şey yapamasa kulübe maddi desteğini çeker. Bu işlerde güven çok önemlidir.

 

MİLLİ OLMAK

 

Neredeyse Timsah Arena’da maç oynanmaya başlandığı günlerde inşaatı başlayan statlar bitti de milli maçlar oynanır hale geldi.

Bizim stadı yapanlar ise “Bize milli maç verin” diye sağa sola tweet atarak komik duruma düşüyorlar. Stadı tamamlamadan milli maç alamayacaklarını idrak edemiyorlar mı anlamak zor.

 

Bu kafayla da milli! olmaları gerçekten daha da zor.

 

Öte yandan kulübün borçlarının bu kadar artma sebeplerinden bir diğeri de Belediye Başkanı Altepe’nin stadı bitirememesi. “Borçlardan korkmayın transfer yapın stat var” diyen Altepe stadı bitiremeyerek Timsah Arena’nın beklendiği ölçüde gelir getirmesine engel oldu. Bitmeyen localar, otoparklar, iç kısımlardaki büyük eksiklikler stadın sembolü olan kafanın yapılamaması gibi birçok nedenden dolayı tesis mundar oldu.

Stat ismi, tribünler, localar satılamıyor. Çevre ve diğer fiziki eksiklerden birçok taraftar maça gelmiyor.

Söz verdiği gibi bir dünya kulübü ile açılışı da yapmadı.

Başkan Altepe’den bu konuda bir açıklama beklemiyorum artık.

Çünkü açıklamalarına herkes gibi ben de inanmıyorum

 

Öte yandan kulüple ve kentle ilgili en büyük sorunların altından hep aynı ismin çıkmasının tesadüf olmadığını düşünüyorum.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?