USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kural koymak yetmiyor…

25-10-2016

Toplumsal yaşam düzeninin önemli köşe taşlarının, bireylerin sağlıklı yaşam koşulları, güvenliği, huzuru ve mutluluğu olduğunu herhalde hepimiz kabul ederiz. Demokratik ülkelerde bu düzen, anayasadan başlayarak, yasalarla, yönetmeliklerle, örf ve adetlerle kurulur. Uygar toplumlarda bireyler, yaşadıkları toplum içinde hangi kimliğe sahip olurlarsa olsunlar, toplumun bu kurallarına uyum içinde kaldıklarında, kendilerini hem güvende, hem de mutlu hissederler.
Bu düşünce zincirinin kafamda oluşmasına, geçen hafta katıldığım Büyükşehir Belediye Meclisinde, CHP sözcüsü Erdal Aktuğun verdiği bir sözlü önerge neden oldu, önerge muhtarların kent içindeki otoparklardan ücretsiz yararlanmasını içeriyordu. Aslında bizim demokrasi anlayışımız içinde, yani bireylerin her şeyi kendi koşullarına uygun yapabilme özgürlüğü çerçevesinde, yerinde bir öneriydi. Ama meclisi yöneten Recep Altepe böyle bir ayrıcalık kargaşa yaratır, gerekçesiyle, önergeyi oylamadı, bana göre de haklıydı. Ancak uygulamanın muhtarlarla sınırlı kalmaması gerektiğini, bir anımla değerlendirmenize sunuyorum, yıllar önce Alman Başbakanı Helmut Schmidti, bir Pazar günü, ailesinin yaşadığı küçük bir kasabada, arabasını ücretli otoparka bırakıp, eşiyle beraber pazaryerinde alışveriş yaparken görmüştüm…
Meclis, toplantı gündemine geçmeden Sayın Başkanın kentte yapılanlarla ilgili verdiği bilgiler içinde kent içi ulaşım da vardı. İstanbul yolu tramvay hattı, alınacak yeni BursaRay ve tramvay vagonları, ki bunlar artık Bursada üretiliyor, hakkında bilgi verdi. Bu arada toplu ulaşımım ucuzluğunu da vurguladı, BursaRayla Üniversiteden Kestele 30kmden fazla bir yolculuğu 2,25Tl.na yaptığımızı hatırlattı. Ayrıca bir BursaRay dizisinin kent içinde hareket eden 720 otomobile tekabül ettiğini de vurguladı. Sayın Başkan hafta içinde de Bursalılara, ağırlıklı olarak, toplu taşım sistemini kullanmaları çağrısını yapmıştı. Aslında bu çağrı, bugün dünyanın irili ufaklı kentlerinde yaşayan çağdaş toplumların oluşturduğu, örf/adet niteliğinde kurallara paralel bir çağrı idi. Size bu köşeden örnekler vermiştim, New York gibi dev bir dünya kentinde her sabah 4milyon New Yorklunun 2,5milyonunun toplu taşım sistemleriyle Manhattan Adasına işe gelip gittiğini, Bremende kent içi ulaşımım tramvayla sağlandığını, kent dışında yaşayanların tramvay ana duraklarında oluşturulan otoparklara araçlarını bırakıp tramvayla işlerine gittiklerini yazmıştım. Bu örnekleri, irili ufaklı tüm çağdaş kentlerde görürsünüz. Bu düzenler, kent yönetimlerince toplu taşım sistemlerinin cazibesinin artırılması ve de toplumların bu sistemleri kullanmayı kendi yaşam koşullarında kurallaştırmasıyla oluşuyor. Peki bu örf/adet niteliğindeki kurallara uymayanlar nasıl cezalandırılıyor, sorusunu duyar gibiyim. Cezayı kendi kendilerine kesiyorlar, özel araçlarını terk etmemenin kestiği zaman ve para kaybı cezasını. Ve de araçlarından bıraktıkları CO2 salınımlarıyla, kendilerinin ve insanlığın geleceğini tehlikeye sokmaları cezası…
Ben bu vesile ile Büyükşehir Belediye yönetimine, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve Bursa Halkına bir çağrı yapmak istiyorum;
Belediye olarak gelin raylı sistemleri, kent içi ulaşımın omurgası yapın, otobüs hatları bu omurgayı besleyen kollar olsun, her vesile ile New York örneğini vererek vurguladığım aktarma sistemini yerleştirin, orada bir toplu taşım sistemine kartınızı okuttuğunuzda, 2 saat süreyle yapacağınız tüm aktarmalarda kartınızdan başka para düşmez, Bursada bu zaman aralığı 1 saat olabilir,
SKTları olarak, Belediyenin bu anlamda atacağı adımları destekleyin ve uygulamaların halk içinde benimsenmesi ve yaygınlaşması yolunda etkin rol alın…
Ve Bursalılar olarak bizler, gelin artık özel araçlarımızı ağırlıklı olarak şehirlerarası seyahatlerimizde kullanalım, kent içi ulaşımımızı toplu taşım araçlarıyla yapalım ve bunu en etkin KENSEL YAŞAM KURALI olarak günlük yaşamımıza yerleştirelim, gerekirse biraz da yürüyelim, veya gene geçen haftalarda çağdaş kentlerden örneklerini verdiğim bisikletle ulaşımı da gene kent yaşamımıza yerleştirelim…
Bu arada önemli bir hatırlatma;
ABD ve İngiliz bilim adamlarının son araştırmaları kutup buzullarının, sera gazlarının neden olduğu sıcaklık artışları nedeniyle erimeye başladığı ve bu nedenle okyanus su seviyelerinde yükselme olduğu yolundaki açıklamaları...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?