USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Londra aşkım, Türkiye annem, kraliçe komşum...

10-05-2016

Şehrimizin şöhretli sanayicilerinin yanında bir de İngiltereden gelen ve 41 yıldır Londranın en meşhur caddelerinden Oxford Streetde faaliyet gösteren ve Türkiye imajına olumlu katkılar koyan, kendi adı ile birlikte markalaşan Hüseyin Özer vardı. Diğer konuşmacılar ise; Hüseyin Özdilek, Vehbi Varlık ve Muharrem Çilek gibi iş kollarında marka olmuş, Türkiyeye örnek olan müteşebbisleri bir arada dinlemek, Bursa ve özellikle de geleceğin kuşağı gençler için büyük fırsat idi diye düşünüyorum. Hüseyin Özdilek, Vehbi Varlık ve Muharrem Çilek gibi insanlardan öğrenecek çok şey var. Bu elit ve seçkin insanları birebir çok kez dinlemiş olmama rağmen yine hiç sıkılmadan büyük keyifle izledim. Müthiş keyif aldım, salona baktım insanlar nefes almadan dinliyorlar. Bursa ve Türkiye bu aktarılan bilgilerin mahsullerini gelecekte alacaklar, kimsenin şüphesi olmasın. Hüseyin Özere gelince şahsına münhasır bir kişilik, yoktan var etmiş bir insan, ayrıca yurtdışında böyle bir başarıyı ve başarıya giden yolu doğaçlama anlattı. Kendisinden biraz bahsetmek istiyorum. Daha önce de kendisi ile tesadüfen Çeşmede bir otelde karşılaşmış ve bir hafta boyunca bol bol sohbet etmiştim. Hayatında hiç okula gitmemiş, kendi kendine okumayı öğrenmiş ve dönemin Başbakanı Süleyman Demirele iki defa mektup yazmış beni okut diye, ama cevap alamamış. Sonra çobanlık yaptığı Tokattan Ankaraya, oradan İstanbula ve henüz yirmi yaşını bitirmeden, bulaşıkçılık yaparken kazanmış olduğu para ile İngilizce öğrenerek hayal ettiği Londraya kapak atmış ve gidiş o gidiş. Londraya aşık olmuş sevgilisi gibi görüyor. Türkiyeyi ise kendisine her zaman kucak açan bir ana gibi sevdiğini söylüyor. Özer, “Londra aşkım, Türkiye annem, kraliçe komşum, Yahudiler en iyi müşterim, Jamess Park ise gezi bahçem” diyor. Özer, Türk mutfağı sadece kebaptan müteşekkil değil diyor, kebap haricinde Türk yemeklerini ön plana çıkarmaya çalıştığını ve kebabı özellikle menüden çıkarttığını söylüyor. “İngilizler golü kaçıran futbolcuya kebap yemiş diyorlar. Yani kebabı Türklükle özdeşleştirmek istemiyorum” diye de ekliyor. Başarıya giden yolu ise, “Öğrenmekten mesleğini çok iyi bilmek, icra etmek ve dürüstlük ve içimde var olan müteşebbis ruhunu iyi düzgün bir adam olarak tamamlamaktı” diye anlatıyor.

Yiyecek içecek işi ile uğraşanlara tavsiyesi kendi anayasasını oluşturmuş ve özellikle uygulamalarını diliyor.

İŞTE HÜSEYİN ÖZER ANAYASASI
…
“Ben size servis yapan Hüseyin Özerim.
Size en iyi yemeği yapacağım...
Size en iyi servisi yapacağım…
İki dakika içerisinde içeceğiniz, beş dakika içerisinde servsinizi getireceğim…
Sizlere tavsiyem, ana yemeğinizi kendiniz seçin ve bir lokma ikram ediniz…
Tam 41 yıldır müşterilerim kuyrukta bekliyor ve beklemeye devam edecekler…” Bence, Hüseyin Özer ve Sofra markası bir değer olmuş ve kendi ismine ve yarattığı markaya paha biçemiyor ve bunu da söylüyor. Ama Hüseyin Özer ve Sofra kendinden sonra nasıl yaşayacak bilemiyorum. Aslında, Hüseyin Özdilek de konuşmasında; “Hüseyin Özer bir marka ama sistemi, yazılı kurallara ve sürdürebilir bir hale getirmesi gerekir” diye söyledi. Yine Hüseyin Özdilek bu tip oluşumlara devletin mutlaka yardım etmesi gerekliliğini de dile getirdi.

Onca emeğin, oluşmuş bir markanın ve değerlerin yaşaması ülkemiz için müthiş bir zenginlik.

Bana göre de; yaratmış olduğu markaya kurumsal bir oluşum kazandırması lazım, yoksa onca emek ve uğraş efsane olarak zihinlerde yaşayacak görüşümü kendisine de söyledim.

Hüseyin Özer konuşmasında İngilizceyi Limasollu Naciden kırk küsur yıl önce öğrendiğini söyledi. Limasollu Naci halen daha bir marka ve yabancı dili ile ilgili ürünleri bir marka, Hüseyin Özere buradan duyurulur.

Ayrıca; Bursada önemli bir açığı kapatmak için yeni kurulan Bursa Bussiness Acedemyi böyle bir organizasyonu gerçekleştirerek, çok değerli müteşebbisleri kurumların görüşüne sunmasından dolayı tebrik ediyor ve yollarınız açık olsun diliyorum.

Saygılarımla...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?