USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Şikayeti bırakalım

13-04-2016

Sektöründe işini yıllardır başarıyla yapan bir dostum işsiz kalmıştı. Tabi kendisine olan ilgi alaka da aniden azalmıştı. Bu durumu gören dostum yılmadı. Uzman olduğu konudaki bütün platformlarda karşılık beklemeden yer aldı kendini gösterdi, marka değerini artırdı ve birçok firmadan teklif almaya başladı. Oturup bekleyip “Ben başarılıyım niye bana teklif gelmiyor” diye söylenmek yerine marka değerini yükseltti ve talep görür hale geldi.

 

Bursaspor şampiyonluk apoleti takmış bir camia. Buna karşın ulusal anlamda hak ettiği muameleyi görememesinden yakınırken, bundan daha da vahim olan kent içinde de hak ettiğini göremediğini ard arda örneklerle yaşıyoruz.

 

Localara ve reklam alanlarına ilgi gösterilmemesi medeniyle hepimiz iş adamlarını ve bu kentte para kazanan firmaları yerden yere vuruyoruz. Kente vefa açısından bakınca haklı mıyız haklıyız; ama mantık çerçevesinde baktığımız da, (ki iş adamları firmalar bu açıdan bakarlar) aslında özeleştiri yapmamız gerektiğini net olarak görüyoruz.

 

Tabi bu söylediğim Bursaspor’a nispeten uzak olan firmalar için geçerli. Camiada her şeye müdahil olan, nemalananlar, reklamını yapanlar için değil. Onlar kayıtsız şartsız destek olmalılar.

 

Dünya “Ye kürküm ye” dünyası. Firmalar yatırımlarında olduğu gibi reklam bütçelerinde olduğu gibi kendilerine olacak dönüşe bakarlar. Bursaspor şuan sahadaki performansı ile de, popülaritesi ile de, taraftarının ilgisi ile de cazip bir durumda değil. En azından üç İstanbul kulübü ile yarış edebilecek seviyede değil.

Pazartesi günü 39 bin biletli seyirci ile stadını açan İstanbul kulübünün açıklamasına göre 450 bin bilet talebi gelmiş. Biz açılışımızı 24 bin kişi ile yaptık! Hemen hemen bizden 20 kat fazla bilet talebi olmuş. Localarda da tablo aynı. Biz ite kaka loca satarken, Onların localar bitti karaborsaya düşmüş durumda.

Camiaların taraftar sayılarını mukayese ettiğimiz de aynı rakamları tabi ki beklemiyoruz; ama 30 bin kişi deplasmana giden bir camia, 45 binlik stadında 15 bin kişiye oynuyorsa burada durup düşünmemiz gerekiyor.

İşte bu tabloyu gören firmalar camiayı güçsüz görüyor ve marka değerinin yetersiz olduğunu düşünüyor. Kısacası “Reyting yoksa reklam da yok” diyorlar.

Kulübe tartışmasız karşılık beklemeden destek veren taraftar bile eski seviyesinde değilken, kentin ileri gelenlerinden destek beklemek pek gerçekçi olmuyor. 

 

Kulübün yanındaymış gibi görünen; ama aslında verebileceği desteğin çok azını veren siyasiler de bu tabloyu gördüklerinden böyle hareket ediyorlar.

 

Peki ne yapmak gerekiyor ?

 

Yazının başında anlattığım örnekteki gibi camia olarak birlik olup ayağa kalkıp, marka değerimizi artırmamız gerekiyor. Bu ölü toprağını üzerimizden atmazsak daha çok hayıflanırız. Bu ateşi de ilk yakacak olan taraftarlardır. Takımın durumuna bakmadan Timsah Arena’yı doldurmaları dikkatleri tekrar Bursaspor’un üzerine çevirecektir. Önce camianın sahibi taraftar ayağa kalkacak ki şehir hareketlenebilsin. Şehir takımı olmak çok büyük avantajdır. Ama bunu iyi kullanmak gerekiyor. 2010’da bu başarıldı. Sonuç ortada. Dolu stat ve bu sayede gelecek başarılı sonuçlar Bursaspor’u yeniden popüler hale getirecektir. Kısacası artık şikayet etmeyi bırakıp silkinip uyuyan devi uyandırmanın zamanı geldi. Ondan sonra bakın herkes nasıl seve seve kendi ayakları ile geliyor hep birlikte göreceğiz.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?