Tüm bunlarla beraber maça ev sahibi Beşiktaş takımı hızlı başladı. Özellikle maçın bazı bölümlerinde geçen yılki Bursaspor ile bu seneki Bursaspor karşılaşır gibiydi ! Bu sene sahanın her bölgesinden topu ileriye doğru oynayan siyah beyazlılar. Bu anlayışını maçın başından itibaren sergilemeye başlarken, Bursaspor doğal olarak ilk anlarda panikledi. Böyle bir atmosferde deplasman takımı için kolay değildir. Özellikle yardımcı hakemlere bağlı olması gereken kulaklık direk tribündeki seslere bağlı olan ! Hakem Barış Şimşek de takdir haklarını İstanbul ekibi lehine kullanarak öldürücü darbeler öncesi ısınma turlarına başladı! Ardından da uydurma korner ve penaltı kararlarıyla görevini tamamladı. Kısacası hakem son günlerin moda tabiriyle ev sahibinin önüne yattı.
En kötüsü de bu kasıtlı kararlardan daha çok, bu kararların olacağını önceden bilmek ve her seferinde haklı çıkmak.
Maçı Bursasporlu futbolcular ve hoca adına değerlendirmek bu şartlarda çok da anlamlı değil. Sahaya çıkan 11 tercihi, sahadaki kurgu, Hosogai ve Necid başta olmak aksayan bazı isimler tabi ki notlarımızın arasında yerini aldı. Necid’i bu isimlere dahil etmemek lazım aslında. Çünkü bu maçın adamı kesinlikle değildi. Dolayısıyla burada Hoca ne düşündü bilemiyorum. İlk goldeki akıllıca feyki dışında sahada yoktu. Dediğim gibi sahada başrolü hakem eline aldığından skora veya performansa yönelik yapılacak değerlendirme pek doğru değil.
Maç sonrası basın toplantısında Şenol Güneş’e hakemin yanlı kararlarını ve penaltıyı sordum.
Hakemin kararlarını kendileri lehine bulmadığını söyledi. Anadolu’da, Bizans zihniyetini sürekli eleştiren Güneş, artık İstanbul’a her şeyiyle uyum sağladığını bir kez daha göstermiş oldu.
Sağlıksız ve üç takıma endeksli Türk futbolunda tesisleri, stadları yenileseniz ne olacak? Asıl yenilenip düzeltilmesi gereken Federasyonundan, hakemine, basınından yöneticilerine kadar Türk Futbolunu yıllardır üç kulübün önüne yatıran zihniyettir.
