USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Osmanlı'da İlk Gölge Oyunu

Osmanlı'daki ilk gölge oyunu (Karagöz oyunu), Orhan Gazi döneminde Bursa'da doğmuştur.

23-03-2016

Gölge oyununun, Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman Karagöz ve Hacivat olarak biçimlendiği hakkında değişik söylentiler vardır. En yaygın söylentiye göre, Orhan Gazı döneminde (1326-1362) Bursa'da yaptırılan bir camide, Karagöz demirci, Hacivat ise duvarcı olarak çalışmakta imişler. Bu ikisi arasında her gün giden nükte yarışmalarını izleyen işçiler, çalışmayı bırakıp çevresinde toplanır, bu yüzden de caminin yapım işi lü ilerlemezmiş. Orhan Gazi bu durumu haber alınca Karagözü yakalatarak idam ettirmiş, Hacivat ise kaçarak canını kurtarmış. Ne var ki yapılmakta olan bir caminin minaresi dibinde Karagöz'ün boynunun vurulması halkı üzmüş; hatta Orhan Gazı'nin silah arkadaşlarında bile kırgınlık uyandırmış. Bu durum Orhan Gazi'ye anlatılınca, o da verdiği kararın yanlışlığını anlayarak pişman olmuş; Karagöz'ün arkadaşı Hacivat'ı bularak gönlünü almak istemiş. Ancak Hacivat, Hac yolunda haydutların saldırısına uğrayarak yaşamından olmuş. Karagöz hayal oyununun yaratıcısı, mutasavvıf Şeyh Küşteri olarak kabul edilir. İran'ın batısındaki Sus kenti yakınlarında bulunan Küşter kasabasındandır. Tam adı "Şeyh Mehmet Küşteri"dir. Bursa'da Karaşeyh mahallesinde yaşamıştır. Halk tarafından çok sevilen şeyhin mezar taşındaki yazıtından anlaşıldığına göre, kökeni Doğu olan "hayal oyunu"nun ustalarındandır. Söylencede, Karagöz'ün idam edilmesinden sonra Karagöz-Hacivat İkilisini perdeye yansıtan kişi olarak anılır Mezarı, Belediye binasının karşısında ve Atatürk Caddesi'nin güneyinde bulunan bir evin duvarındadır ancak bu evin yıkılarak yerine apartman yapılması sırasında kaybolmuştur. Mezar taşında şöyle yazıldığı kaynaklarda aktarılır; "Kutbü'l-ârifin gavsü'l-vâsilin cennet mekân firdevs âşiyân sahib-i hayâl Şeyh Mehmet Küşterf ruhuna. 802(1399/400)" Bursa Ansiklopedisine göre Enver Behnan Şapolyo, Bursa Halkevi tarafından yayımlanan Türkün (Uludağ) dergisinin /. sayısında, Şeyh Küşteri söylencesini şöyle aktarmaktadır: "Orhan Gazi, Karagöz'ü idam ettirdikten sonra, bu karakuşi kararından dolayı vicdan azabı duymaya başladı. Karagöz'ün bir cami yapılırken minaresinin dibinde idamı, halkı fena halde müteessir etmişti. Kanlı ve beklenilmeyen bu hadise, gönüllere bir kırgınlık vermişti. Her tarafta bu hadise konuşuluyordu. Hatta Orhan Gazi'nin silah arkadaşları bile, bu hadisenin halk üzerinde yaptığı tesirleri padişaha anlatıyorlardı. Bu defa Orhan Gazi de müteessir oldu. Karagöz'ün arkadaşı Hacivat'ı arattı. Hacivat boynunun vurulacağından korkarak Hac'ca gitmişti. Hacivat'ı Hac yolculuğunda Arap eşkıyaları kesmişler, eşyalarını da Şam'da satmaya götürmüşlerdi. Sihirli bir köpek bu katilleri yakalattı. Hacivat'ın katilleri Mestaniyc çarşısında idam olundular. Bu sihirli köpek de idam olunanların yanında can verdi. Bu hadise de Orhan'ın canını sıkmış ve hatta korkutmuştu. Orhan'ın nedimlerinden birisi, "Şeyh Küşteri" adında bir zatın Karagöz ve Hacivat'la çok iyi dost olduklarını ve bütün muhaverelerini bildiğini söyledi. Orhan da:

-Varın bu şeyhi buraya getirin' dedi. Derhal Orhan'ın adamları Şeyh Küşteri'yi alarak Orhan'ın karşısına getirdiler. Orhan:

-Siz Karagözle Hacivat'ı tanıyormuşsunuz?..

-Evet!

-Bunların bana hallerini bir anlat!

Murat Kuter