Kaynaklara göre; muhalefette olan inanç sahibi din adamlarının sığındığı Uludağ'da 9.yüzyılda, 120 kilise bulunmaktadır. Bu nedenle de adı Keşişler Dağı anlamına gelen "Olympos Mysios" tur.
Uludağ'dan, özellikle Bizans çağında ve Osmanlı'nın ilk dönemlerinde, dinsel ve mezhepsel oluşum ve karşıtlıklar için bir tür sığınak olarak yararlanılmıştır. Bizans'ta "ikonodullar'la "ikonodoklastlar" veya Ortodoks iktidarla "monofizitler" arasındaki çatışmalarda, Uludağ o zamanlardaki adıyla "Olympos Mysios" muhalefette olan inançlardan din adamlarının sığındıkları, manastır, zaviye ve küçük kiliseler yaptıkları yer olmuştur, Günümüze hemen hiçbirinin izi bile kalmamış bulunan bu tür dinsel yapılar, birbirinden derin vadili derelerle ayrılmış başlıca üç bölgede toplanmış bulunuyorlardı: Nilüfer-Gökdere arasındaki batı bölgesinde: Perler, Aqorlar, St. Agopolos, Lökadlar, Abramitler, Bale, St. Zekeriya, Trikalis, St. Nicola, St. Konstantin ve kadınlar manastırı.
Gökdere-Kaplıkaya (Sobran) Deresi arasındaki orta bölgede: Sakküdiyon, Libyana, Mezolimp manastırları ile Del Zaviyesi.
Kaplıkaya ile Deliçay arasındaki doğu bölgesinde: Kril, Hadımlar, Sinsel, Semboller, Gradina, Smilaykyon, Pissadini, Fotinodyus, Oelmat, Monokastonon, St. Antuan Lö Jön ve St. Jorj manastırları.
Bu niteliklerinden ötürü Uludağ, Hıristiyan dünyasının "ilk Keşişler Dağı/ Olympos Mysios" olarak kabul edilir.