Çanakkale’de en çok şehit veren il Bursa

H. Gül KOLAYLI
H. Gül KOLAYLI
Çanakkale’de en çok şehit veren il Bursa
18-03-2023

 Bugün 18 Mart… Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıldönümü…  

18 Mart 2006 yılında Bursa Defteri olarak, Uludağ Üniversitesi’nden akademisyenlerin, yazarların, gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan kalabalık bir grup ile Çanakkale’ye gitmiştik. Rehberimiz rahmetli Gazeteci Yazar Yılmaz Amca (Akkılıç) idi.

Otobüste Çanakkale deniz ve kara savaşlarını, Mustafa Kemal Atatürk’ün komutanlığını, stratejik dehasını anlatmıştı…

Kireçtepe'deki Bursalı şehitlerin de olduğu Anıt'a gitmiştik.  O tarihte doğru dürüst yolu bile yoktu. Yılmaz Akkılıç ve Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, şehitliklerde, siperlerde bilgi vermeyi sürdürmüşlerdi…

O güne dek pek bilmiyorduk. O gün Yılmaz Akkılıç Çanakkale’deki kara savaşlarında en çok şehit veren ilin Genelkurmay kayıtlarına göre Bursa olduğunu anlatmıştı…

Milli Savunma Bakanlığı kayıtlarına göre Çanakkale’de en çok şehit veren il 4 bin 92 şehit ile Bursa... 

Onu 2 bin 718 şehit ile Balıkesir, 2 bin 488  şehit ile Konya,  2 bin 425 şehit ile Kastamonu, 2 bin 195 kişi şehit  ile Denizli izliyor…
Bursa’da en çok şehit veren ilçe  ise o tarihte Harmancık, Keles ve Büyükorhan’ın da bağlı olduğu Orhaneli…

Yani dağ ilçeleri… 1034 şehitle Orhaneli ilk sırayı alırken, Mustafakemalpaşa 690, İnegöl 534, Karacabey 397 ve Yenişehir 229 kişi şehit veriyor… (Kaynak; Doç. Dr. Celil Bozkurt)

Bursa Defteri’nin 18 Mart 2006 tarihli kültür gezisinde virane durumda olan Bursa Şehitliği’nin ve yolunun yapılması için kamuoyu oluşturması yönünde görüş oluştu…

Dönüşte yerel televizyon kanallarında gündeme getirildi, gazetelerde haber ve köşe yazısı olarak yer aldı.

Sonuç olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi Anıtı yeniledi, çok bozuk olan ve araç giremeyen yolu da yapıldı.

O yıllarda şehirde sadece 4 gazete ve 3 televizyon kanalı vardı, ama Bursa medyası bugünkünden çok daha etkiliydi…

(Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sitesinde şu bilgilere yer veriliyor:

Kireçtepe Jandarma Anıtı, Şehitliği ve Kitabesi

Gelibolu Yarımadası’ndaki gerçek şehitliklerden biri olan Kireçtepe Jandarma Şehitliği, Kapanca Tepe’nin zirvesinde bulunmakta olup muharebeler sırasında oluşturulmuştur. Mezarların yanında eski bir taşın üzerine oturtulmuş üst üste boş top mermisi kovanlarının yerleştirilmesiyle yapılmış Kireçtepe Jandarma Anıtı bulunmaktadır.

Bu anıtın çevresi taştan yapılmış alçak bir duvarla çevrelenmektedir. Mezar taşlarının üzerindeki yazılar Osmanlıcadır. Bu anıt, yabancı kuvvetlerin çekilmesinden sonra başarılı Türk savunması anısına yarımada üzerine dikilmiş üç anıttan biridir.

Anıt ve mezarlık, Eceabat Jandarma Kuvvetleri tarafından1996 yılında onarılmıştır. Albay Mustafa Kemal savaş sırasında buraya gelerek şehitliği ziyaret etmiş veJandarma neferlerini gösterdikleri gayretlerinden dolayı tebrik etmiştir.

Burada bulunan bir diğer anıt, Mimar Ahmet Gülgönen tarafından tasarlanan Kireçtepe Kitabesi’dir. Şehitliğin50 m doğusunda bulunan taş kaplama bir yazıt olan, 1985 yılında dikilmiştir.

Kitabede şu ibare okunmaktadır:6/8 Ağustos 1915’te Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları’nın kahramanca çarpışan üç bölüğü, iki tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol Dağı ve Kireçtepe’de durdurup Anafartalar Grubu’nun kuzey yanını korumuştur.)

ÇANAKKALE ZAFERİ KURTULUŞ SAVAŞI’NIN MAYASIDIR

Son yıllarda Çanakkale Zaferi’ni Deniz Zaferi olarak tanımlanarak en çok şehidin verildiği kara savaşlarından ayrıştırılıyor… Sırf Mustafa Kemal Atatürk’süz bir Çanakkale Zaferi tarihçesi oluşturabilmek adına…

Çanakkale Savaşı deniz ve kara savaşlarıyla bir bütündür…
Ve, Çanakkale Zaferi Türkiye Cumhuriyeti için çok önemlidir. Zira Kurtuluş Savaşı’nın mayasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm Osmanlı coğrafyasında tanınmasını sağlamış ve liderliğini, komutanlığını pekiştirmiştir.

Çanakkale Zaferi topuyla, tüfeğiyle, askeriyle, donanmasıyla Çanakkale'ye çullanan düşman kuvvetlerinin imkânsızlıklara karşın geri püskürtülmesidir...

Bir ulusun büyük bir askeri deha Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde nasıl şahlandığını ve hiçbir işgalci kuvvetin öngöremediği bir direncin ispatıdır.

MUSTAFA KEMAL'SİZ ÇANAKKALE ZAFERİ ANILAMAZ!

30 Nisan 1915'te Çanakkale' de Yarbay Mustafa Kemal komutanlara şöyle seslenir:

"İçinizde ve komuta ettiğimiz askerlerde Balkan utancının ikinci bir safhasını görmektense burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını kesinlikle kabul etmem!"

18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı geçemeyen müttefik donanması, 15 Nisan 1915'te Gelibolu'ya çıkıp kara savaşını başlattı...

25 Nisan 1915'te başlayan kara savaşları 8 ay sürdü ve Çanakkale'yi geçemeyeceklerini anlayıp geri çekildiler. Kara savaşlarını yöneten Arıburnu Kuvvetler Komutanı daha sonra da Anafartalar Grup Komutanı olan Mustafa Kemal'di.

Son yıllarda Atatürk'süz Çanakkale anması çok gündemde.

Hurafelerle savaş kazanılmaz! Tıpkı günümüzde hurafelerle doğa olayı iken afete dönüşen deprem ve sel ile savaşılamayacağı gibi…

(Hala bilimi, aklı öteleyip hurafelerden medet umuyoruz. Sosyal medyada reels denilen kısa videolar var; Kahramanmaraş depremlerinden sonra Şanlıurfa’daki Balıklı Göl’ün balıklarının ayaklanıp deprem bölgesinde enkaz altından insanları kurtardığına dair onlarca video izledim!

Marmara Depremi’nde de Bursa’yı evliyaların yıkılmaktan koruduğu söylenmişti. Peki niye 1855’te koruyamadı; Osmanlı döneminde 1855’tde evliyaların türbeleri, camiler, minareler, çarşılar, köyler, niye yıkıldı, yandı, bir sürü insan öldü? Osmanlı küçük kıyamet denilen o depremden sonra tedbir aldı, ders çıkardı ve Bursa’da taş ev yapımını yasakladı!)

 Savaşların kazanılması üstün taktik ve strateji gerektirir! Hele de düşmanın askeri gücü, teknik donanımı sizden üstünse!..

Çanakkale Savaşı'nın bir deniz zaferi olduğundan hareketle Mustafa Kemalsiz bir tarih yazılmaya çalışılıyor... Oysa Çanakkale'de çok yoğun kara savaşları da yaşandı...

Çanakkale Zaferi, daha önce de değindiğim gibi Kurtuluş Savaşı'nın mayası olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Bizi bir arada tutan çimentolardan biri de Mustafa Kemal Atatürk'tür!

Her geçen gün, onun ne kadar büyük bir lider olduğunu bize anlatmaktadır! Bugünün küresel emperyal  dünyasında Türkiye Cumhuriyeti hâl ayakta durabiliyorsa, onun temelini attığı kurucu felsefe sayesindedir...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?