İstanbul
Bilgiç, "Dünya Alzheimer Günü" kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alzheimer'da en önemli risk faktörünün yaş olduğunu söyledi.
Kişi ne kadar yaşlanırsa, Alzheimer'a yakalanma oranının o kadar yüksek olduğunu kaydeden Bilgiç, hastalığın görülme sıklığının 65 yaşından sonra her 5 yılda bir 2 kat artığını aktardı.
Bilgiç, yaştan sonra cinsiyetin en önemli risk faktörü olduğunu ifade ederek, "Maalesef ki kadınlarda bu hastalık daha fazla görülüyor. Yaklaşık 3 Alzheimer hastasının 2'si kadın oluyor. Yani yüzde 60-66 gibi oranlarda bir kadın baskınlığı var. Türkiye'deki istatistikler Batı dünyasına oldukça benziyor." dedi.
Fotoğraf: Lale Bildirici Büyükkarakaya/AA
"Maalesef ki yaşlanan Türkiye'de bu hastalığı çok daha fazla göreceğiz"
Tüm bunama hastalarının Alzheimer olmadığına dikkati çeken Bilgiç, "Şu an ülkemizde 1 milyon bunama hastası var. Bunun yaklaşık 600 ila 700 bini Alzheimer hastası. Dünyada gittikçe artan bir hastalık. Önümüzdeki 10 yıl içinde 135 milyon hasta olacağı öngörülüyor. Maalesef ki yaşlanan Türkiye'de bu hastalığı çok daha fazla göreceğiz. Ülkemizde 15-20 yıl içinde bu söylediğim sayıların maalesef ki iki katına ulaşacağız." diye konuştu.
Bilgiç, Alzheimer'dan korunma yöntemlerine değinerek bu hastalıkla ilgili eğitim almanın, fiziksel aktivitede bulunmanın ve Akdeniz tipi beslenmenin en önemli koruyucular arasında olduğunu dile getirdi.
Alzheimer tedavisiyle ilgili dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelere yönelik bilgi veren Bilgiç, hastalık ortaya çıktıktan sonra ilerleyici tarzda bulguların devam ettiğini söyledi.
Bilgiç, bu hastalıkta kişilerin yakınları ile birlikte nöroloji, psikiyatri ve geriatri branşlarına başvurmaları gerektiğini belirterek, burada hastaların öyküsü dinlendikten sonra birtakım testler yapıldığını, tanı konulduktan sonra da gerekli tedavilere başlandığını anlattı.
Tedavide son 3 yılda önemli gelişmeler yaşandı
Alzheimer tedavisinde geçen 3 yıl içinde çok önemli gelişmeler olduğunu vurgulayan Bilgiç, şunları söyledi:
"Tedavide ortaya çıkan yeni ilaç, beyinde biriken amiloid isimli proteini temizliyor. Bu proteinin temizlenmesiyle beraber hastalığın, erken dönemde yakalanırsa yaklaşık yüzde 35 yavaşlatılabileceği düşünülüyor ama maalesef bazı yan etkileri de var. Beyinde ödem adını verdiğimiz şişmeye yol açabiliyor. Çok masum ilaçlar değil ama bunlar hastalığı ilk defa yavaşlatan, yavaşlattığı gösterilen ilaçlar."
Prof. Dr. Başar Bilgiç, hastalığın tedavisiyle ilgili tüm dünyada çok uluslu çalışmalar yapıldığını ifade ederek, "Bahsi geçen ilaçların çalışmalarında yaklaşık 800 hasta ilaç alırken diğer 800 hastaya ilaç verilmiyor. Yaklaşık 800 hastada ilaç alanların gidişatının daha olumlu olduğu görülüyor." diye konuştu.
Bu çalışmaların yeni yayınlandığını dile getiren Bilgiç, şunları kaydetti:
"Onun için bunlar çok yeni bir gelişmeler. Türkiye'ye bir ilacın gelmesi için çeşitli prosedürler izlenmesi ve Bakanlık onayı alınması lazım. Bakanlık onayı alınırsa hastalarda kullanılabilir anlamına geliyor. Bir de işin geri ödeme boyutu var. Bu ilaçlar yıllık 25 bin dolar gibi maliyeti olan ilaçlar ve bu nedenle de kolay erişim olacak ilaçlar değil. Türkiye'de bu saydığım üç tane aynı mekanizmayla etki eden ilaçtan bir tanesine Sağlık Bakanlığı bireysel bazda onay verdi. Diğer ikisi için birtakım başvurular var. Onların şu an sonucunu bekliyoruz."