USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zeki Müren

Bursa doğumlu olan ve Türk halkı tarafından "sanat güneşi" ve "paşa" diye anılan ses sanatçısı, besteci ve sinema oyuncusu Zeki Müren'in hayatı.

06-10-2015

1931 yılında Bursa'da doğdu. İlk öğreniminden sonra Bursa ikinci Ortaokulu'nda ve kısa süre Bursa Erkek Lisesi'nde okudu. Kendi isteğiyle İstanbul Boğaziçi Lisesi'ne geçti ve bu okuldan 1952 yılında mezun oldu. O dönemde yüksek öğrenime devam etmek için gerekli "olgunluk sınavı"nı Kabataş Lisesi'nde verdi. Lise öğreniminin ardından Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydoldu ve bu okulun dekoratif sanatlar bölümünü 1955'te bitirdi. Çocuk yaştan itibaren sesinin güzelliğiyle ün salan ve okul müsamerelerinin aranan yıldızı olan Müren, ilk musiki derslerini Tamburi İzzet Gerçeker'den aldıktan sonra Bursa Türk Musikisi Demeği'nde yeteneğini geliştirdi. 1950'de radyo sınavına girdi, üstün başan elde ederek İstanbul Radyosu'nda solo programlar yapmaya başladı. Bu arada Agop Efendi, Refik Fersan, Şerif İçli gibi Türk musikisinin ustalarıyla meşk etti. 1955'te yoğun ısrarlar üzerine sahneye geçti. îlk bestesi, 1949 yılında adına akrostiş düzeniyle yazdığı Zehretme Hayatı Bana Cananım /Elemlerle dolu benim her anım / Kederinle yanıp sönse de canım / inanki, ben sana yine hayranım, şiiri üzerine kurduğu, sonradan hayli ünlenen acem-kürdî sarkışıdır. 1955'te Manolyam adlı şarkısıyla ünü bütün ülkeyi sardı ve bu bestesiyle Türkiye'de "altın plak" ödülü alan ilk sanatçı oldu. 1954te ilk filmi olan Beklenen Şarkı'yı çevirdi. Bunu birbiri ardından çevirdiği 17 filmde daha başrol oynaması izledi. Bu filmlerden çoğunun müziğini de yaptı. 1960'ta Arena Tiyatrosu'na Cüneyt Gökçer'in yönetiminde Çay ve Sempati adlı oyunda başrol aldı. 1965te yazdığı Bıldırcın Yağmuru adlı roman denemesinin satış gelirlerini Kanser Araştırma Demeği'ne bağışladı. Uzun yıllar sahnelerin, radyo ve televizyonların en çok aranılan sanatçısı olan ve "sanat güneşi" sanıyla anılan Müren, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu uygulanan "kortizon" tedavisi dolayısıyla aşırı kilo alınca sahnelerden uzaklaşmak zorunda kaldı. Kuşadası'nda ilk kalp krizine yakalandı, bunun üzerine Bodrum'a yerleşti ve yirmi yıl süreyle bu kentte bir bakıma dış dünyayla ilgisin! kesmiş durumda yaşadı .Sahnelerden uzaklaşmasına karşın beste çalışmalarını aralıksız sürdürdü. 200'den çok plak ve kaset yaptı. Çevresinde "Paşa" sanıyla anıldı, kendisine böyle seslenilmesini hoşnutlukla karşıladı. 1996'da TRT tarafından müzik yaşamını ve başarılarını konu alan bir belgesel çekildi. 24 Eylül 1996'da TRT İzmir Stüdyosu'nda düzenlenen ve ünlü sanatçıların katıldığı bir törende, 1950'de İstanbul Radyosu'nda yaptığı ilk solo programında sesinin Türkiye'ye duyurulmasına aracı olan "mikrofon" kendisine armağan olarak sunuldu. Ancak bu tören sırasında fenalaştı ve geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. Cenazesi önce İzmir ve sonra İstanbul'da yapılan görkemli törenlerin ardından, 6 Aralık 1931 günü dünyaya gözlerini açtığı Bursa'da, 27 Eylül 1996 günü Ulucami'de kılman cenaze namazından sonra Emirsultan'a değin onbinlerce hayranının elleri üzerinde taşınarak babası Kaya Müren'in mezarı yanında toprağa verildi. Yapıtlarından bazıları: Yoksun bu gece yine zehroldu serabım (rast), Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedeldir ve Bir gönül hikayesi anlatırdı gözlerin (uşşak), Rüzgarlara kapılmış kuru yaprak misali (hüseynî). Bülbül aşıkmış güle gül naz eder bülbüle (nihavend), Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu (suzinak), Uzun yıllar bekledim hakikat oldu rüyam (kürdili hicazkar), Bir yaz yağmuru gibi geçiverdi aşkımız (hicaz)