Türk tarihinde ilk kadın grevi, 1910 yılında Bursa’da yaşanmıştı. “Ancak hem Hüdavendigar Vilayetini temsil edenler, hem de grevciler için arabuluculuk yapan İttihad ve Terakki Kulübü’nün üyeleri erkekti. İttihat ve Terakki Kulübü’nün araya girmesinden önce grevcileri teşvik etmiş olan Setrak adındaki kişi de, Koza Han'da konuşma yapan kişi de kadın değildi. Bursa’daki işçilerin tümü greve katılmıştı. İşçi kadınların ve kendilerini işçilerin temsilcisi sayan cemiyetlerin kadınların cinsiyetini mi, yoksa işçiliği mi ön plana çıkarttığı bilinmemekte. Ancak bazı (sosyalist) grupların işçi kadınları siyasi nedenlerle kullandığına dair şüpheler bulunmakta.” (Nicole, 1997: 7)
Valilik, işgücünün kadın ve genç kızlardan ibaret olmasını, daha iyi çalışma şartları istemek için bir neden olarak gösteriyordu. 18 Ağustos'ta da bazı işçiler pişman olup işlerine dönmek istedikleri konusunda haberler yayılınca, Osmanischer Lloyd'a göre grevciler arasında Hınçak Cemiyeti'ne karşı olan bir grup yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Çünkü cemiyetten sağlanacak maddi desteğe bağlanan ümitler boşa çıkmıştı. Koza Han'da grevci liderlerinden biri, ‘konuşmasının sonunu alkış altında değil, karpuz kabuğu altında yapmak’ zorunda kaldı. Ayrıca grevcilerin işten atılmaları tehlikesi doğunca Hınçak Cemiyeti arabuluculuk görevini Bursa'daki İttihat ve Terakki Kulübü’ne devretmek zorunda kaldı. Bu arada 600 işçi grevden vazgeçerek, 22 Ağustos'ta yine işbaşı yapmışlardı. İttihat ve Terakki Kulübü’nün arabuluculuk faaliyetleri hakkında fazla bilgi verilmediği halde gazetelere göre onun yardımıyla grev 27 Ağustos'ta bitirilmişti. (Nicole, 1997: 7 vd)