USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Piyasalarda Aralık ayına bakış/ Gedik Yatırım

Gedik Yatırım'dan piyasalara ilişkin aylık değerlendirme, yorum ve analizler:

Piyasalarda Aralık ayına bakış/ Gedik Yatırım
01-12-2016 12:24
Google News

Kasım’da Trump’la artan stresi, Aralık’ta Fed azaltabilecek mi?

ABD’de Başkanlık seçimlerini Trump’un kazanması ile başlayan belirsizlik süreci, varlık fiyatlarında önemli dalgalara neden oldu. Özellikle ABD’de faiz artışı beklentisi ve Trump’ın yurtdışındaki kaynakları ana vatanına çekme yönündeki söylemleri doların uluslararası piyasadaki değer artışını tetiklerken, gelişmekte olan ülkeler sermaye çıkışları ile karşı karşıya kaldılar. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde para birimlerinin ve hisse senetlerinin değer kaybına neden olurken, faizlerde de yukarı yönlü hareketlere neden oldu. 

Piyasalar doğası gereği belirsizliklerden hoşlanmazlar ve ilk tepki genellikle en iyinin ya da en kötünün gerçekleşeceği şeklinde gerçekleşir. Trump’ın getirdiği belirsizliklerin fiyatlanmasında da özellikle ABD faizlerindeki fiyatlama davranışı da bu şekilde yani Trump’ın kampanya döneminde söylediklerinin hepsini çok kısa bir sürede gerçekleştirecekmiş gibi olmaya başladı. Bu etki kasım ayı boyunca da devam etti. Şimdi ise önümüzde 13-14 Aralık’ta gerçekleşecek Fed toplantısı bulunuyor. Piyasalar buradan 25 baz puanlık faiz artışı geleceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Bu nedenle çok büyük bir ihtimalle 25 baz puanlık bir faiz artışı piyasada yeni bir şok dalgasına neden olmayacaktır. Burada önemli olan Fed’in 2017’ye yönelik nasıl bir mesaj vereceğidir. 2015 sonunda yaptığı 25 baz puanlık faiz artışının yanında 2016 yılına yönelik verdiği 4 adet faiz artışı mesajı ile global bir türbülansı ateşleyen Fed’in bu sefer daha temkinli yaklaşacağını düşünüyoruz. Bu beklentimiz gerçekleşecek olur ise 14 Aralık’ta sonlanacak Fed Açık Piyasa Komitesi toplantısının ardından piyasaların faiz stresinin azalabileceğini bunun da gelişmekte olan ülkeler tarafında kısa süreli de olsa bir rahatlama getirebileceğini düşünüyoruz. 

GÜNDEM OLDUKÇA YOĞUN 

Aralık ayı yeni yıla yönelik beklentilerin şekillenmesi açısından bir çok kritik başlığı barındırıyor. Bu hafta sonu 4 Aralık’ta İtalya’da merkezi hükümetin yetkilerini artırmak için yapılan referandum, Fed toplantısı, AB liderlerinin Türkiye ile müzakerelerin devamı konusundaki kararı, İçeride Başkanlık sistemine yönelik teklifin netleşmesi ve gelecek yıl olacak bir referandum kararı gibi birçok başlık ön plana çıkacak. 4 Aralık İtalya referandumu bu süreçte kısa vadeli en önemli risklerden biri olarak değerlendiriyoruz. Referandumdan hayır oyu çıkması durumunda istifa edeceğini açıklayan İtalya Başbakanı Renzi’nin bu kararı İtalya için yeni bir belirsizlik kapısının açılması anlamına gelecektir. Kararın doğrudan bankacılık sistemi ile ilgisi olmamasına karşın olası bir istifanın ardından zor günler geçiren bankacılık sektörü öncülüğünde bir krizin tetiklemesi söz konusu olabilir. Bu nedenle bu pazar günü gerçekleşecek bu referandum öncesinde ve hayır oyu çıkması durumunda da sonrasında bir süre hisse senetleri piyasalarının baskı altında kaldığını görebiliriz. Bu sürecin ardından Fed’in yapacağı dengeli bir açıklama ve AB liderlerinin beklendiği gibi Türkiye ile müzakerelerin devamı yönünde vereceği bir karar aralık ayının ikinci yarısında piyasaların nefes alması için iyi bir atmosfer oluşturabilir. Ancak içeriye döndüğümüzde henüz içeriğini bilmediğimiz Başkanlık sistemi önerisi ve Suriye ve Irak’taki askeri hareketlilik en önemli risk unsurları olarak karşımızda duruyor. Piyasaların şuana kadar adı geçen ancak detaylarını bilmediği Başkanlık tartışmalarını tam olarak fiyatlara yansıttığını söylemek mümkün değil. Konunun netleşmesi ile birlikte fiyatlamalarda sert hareketler görülebilir. Diğer taraftan Suriye’deki askerlerimize yönelik Suriye yönetiminin gerçekleştirdiği hava saldırısı ve bu olaydan birkaç gün sonra bölgedeki 2 askerimizin bölgedeki terör örgütlerince kaçırılması ve sıcak çatışma haberleri jeopolitik risklerin yeniden tırmanışa geçmesine neden oldu. Bu iki konuyu, aralık ayının ikinci yarısında yurtdışı piyasaların desteklemesini beklediğimiz iyimserliğin önündeki en önemli içsel riskler olarak takip ediyoruz.   

ÇARPANLAR YENİDEN EN CAZİP HİKAYEMİZ

Borsa İstanbul’un son iki yılda yaşanan olağandışı gelişmelerin etkisi ile geldiği seviyeler piyasa çarpanlarının tarihsel ortalamalarına ve emsallerine göre ciddi manada iskontolu hale gelmesine neden oldu. Son dönemde de bir çok riskin konuşulmaya devam ettiği piyasalarımız için bu iskonto en cazip hikayemizi oluşturuyor. Ancak bu cazibenin yatırımcıları cezbedebilmesi ve alıma geçirmesi için de ek bir pozitif habere/beklentiye ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Bahsettiğimiz gibi 14 Aralık’ta Fed’in 2017 için vereceği mesajların ılımlı algılanması ve 15-16 Aralık’ta gerçekleşecek AB Liderler Zirvesi’nden aksi beklenmiyor olsa da müzakerelerin devamı konusunda çıkacak karar, BIST için kısa vadeli tepki için aradığı pozitif katalizör olabilir. Ancak içerideki haber akışının ana trendi oluşturmasının çok mümkün olmadığı bir önemden geçtiğimizi düşünüyoruz. Bu nedenle Türkiye özelinde pozitif katalizör olabilecek haberlerin BIST’te ve TL varlıklarda önemli bir düzeltme sağlamayabilmesi için öncelikle yurtdışı koşulların buna müsaade etmesi gerektiği unutulmamalı.

 

PİYASALARDA SON DURUM…       

(1) Irak sınırına tank sevkiyatının başlaması ve Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın Türkiye’nin her türlü ihtimale hazır olması gerektiğine dair açıklamaları endekste aşağı yönlü hareketlere neden olurken, ABC News ve Washington Post'un 27-30 Ekim tarihleri arasında ortak olarak düzenledikleri ankete göre Donald Trump yüzde 46 ile Hillary Clinton'un 1 puan önünde bulunduğuna dair gelen haberler endeksteki satış baskısının arttığı görüldü. (2)İngiltere Merkez Bankası (BOE) başkanının mevcut varlık alım programının yeterli olduğu ve artırmayı düşünmediklerine yönelik açıklamaları nedeniyle endekste düşüşler görüldü. ABD tarafında Tarım Dışı İstihdam verisi ile Saatlik Kazançlar verilerinin beklentinin üzerinde gelmesi ve FOMC toplantısında ekonominin görünümünün iyiye gittiğine ve yakın zamanda faiz artışına gidilebileceğine yönelik açıklamalar endekste satışlara neden oldu. (3)Seçime 2 gün kala FBI'ın Demokratların adayı Clinton hakkındaki soruşturmada suçlamaya neden olacak bir bulgu olmadığını açıklamasıyla Clinton'ın seçilme ihtimalinin yeniden artması küresel piyasaları oldukça olumlu etkiledi. Ayrıca S&P kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’nin notunu sabit tutarak görünümünü negatiften durağana yükseltmesi endeksteki olumlu havayı destekledi. (4)ABD başkanlık seçimleri Donald Trump’ın kazanması küresel piyasalarda şok etkisi yaratarak sert fiyat hareketlerinin görülmesine neden oldu. (5)Trump’ın seçilmesi ile yaşanan şok fiyatlanması sonrasında görülen toparlanma ile verilen ılımlı mesajlar ve ortaya konan ekonomi politikasının büyümeyi artırıcı etki yapması beklentileri ile küresel piyasalarda oluşan olumlu hava endeksi de olumlu etkiledi. (6)Tahvil faizlerindeki artış ile doların küresel piyasalarda değer kazanımı ile Dolar/TL’de yeni tarihi zirvelerin test edilmesi endekste aşağı yönlü hareketlere neden olurken, Fed Başkanı Janet Yellen’in yaptığı konuşmada Aralık ayında faiz artışı ihtimalinin kuvvetlendiğine yönelik verdiği mesajlar endekste satışları hızlandırdı. (7)Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun toplanacağı haberi ile gerileyen Dolar/TL kuru ve brent petroldeki toparlanmanın küresel piyasalarda oluşturduğu olumlu hava endekste yukarı yönlü hareketler görülmesini sağladı. (8)Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması ile dolardaki değer kazanımın devam etmesi endekste gerilemelere neden oldu. TCMB’nin faizleri artırmasına karşılık AB’den gelen Türkiye müzakereleri ile ilgili haber faiz artırımının kur üzerindeki etkisini ortadan kaldırarak endekste değer kayıpları yaşanmasına neden oldu. (9)İtalya bankaları balta olmak üzere Avrupa bankacılık sistemine yönelik küresel piyasalardaki endişeler ile Suriye tarafında Türk askerine yönelik saldırılar endekste düşüşlere neden oldu.

BIST-100 (DOLAR BAZLI) YABANCI TAKAS ORANI 

Genel olarak dolar bazlı endeks ile yabancı takas oranı birbirine paralel hareket etmektedir. Kasım ayında aşağı yönlü bir seyir izleyen dolar bazlı BIST-100 endeksi yıl içerisinde görmüş olduğu en düşük 2,26 cent seviyesini aşağı kırmış ve kasım ayını önceki aya göre %15 oranında düşüş göstererek 2,15 cent seviyesinden tamamlamıştır. Yabancı takas oranı ise yıl içerisinde en düşük ocak ayında %61,46 en yüksek ise nisan ayında %64,62 seviyesini görmüş olup kasım ayını önceki aya göre 0,63 puan düşüş göstererek kasım ayını %62,38 seviyesinden tamamlamıştır. Böylece eylül ve ekim ayında artış gösteren yabancı takas oranı kasım ayında gerileme göstermiş oldu.  

Fed’İn aralık ayında faiz artışına kesin gözüyle bakılması ile doların küresel piyasalarda değer kazandığı görülürken Dolar/TL kurunda yeni tarihi zirveler takip edildi . Kasım ayına 3,0941 seviyesinden başlayan Dolar/TL kuru en yüksek 3,4768 seviyesini görerek kasım ayını 3,4388 seviyesinden tamamlamıştır. DXY yükseliş gösterdiği ayda 95,885 ile 102,050 seviyeleri arasında hareket etmiştir. Euro/TL kurunda da TL’deki değer kayıplarının risklerdeki artışa bağlı olarak artması nedeni ile yukarı yönlü hareketler görülmüş ve kasım ayını 3,6316 seviyesinden tamamlamıştır. 

ONS ALTIN GRAM ALTIN 

Doların kasım ayı boyunca küresel piyasalarda değerlenmesi nedeni ile ons altındaki aşağı yönlü baskının devam ettiği görüldü. Kasım ayında ABD başkanlık seçimini Trump’ın kazanması sonrasındaki şok fiyatlaması ile en yüksek 1337,49 seviyesini gören ons altın kısa sürede tekrar 1300 doların altına geriledi. Trump’ın açıkladığı ekonomi politikalarıyla aşağı yönlü hareketini hızlandıran ons altın 1200 doların altına gerileyerek kasım ayını 1171,97 seviyesinden tamamladı. Gram altın ise ons altındaki düşüşe rağmen dolar/TL kurunda yukarı yönlü sert hareketler sebebiyle kasım ayını önceki aya göre yaklaşık %2,75’lik bir artış ile 129,70 seviyesinden tamamladı.  

Kasım ayında brent petrolün arz kısıntısına yönelik beklentiler ve bu doğrultuda gelen haberlere yönelik fiyatlandığı görülmektedir. Brent petrol kasım ayı boyunca en düşük 43,55 en yüksek 51,65 seviyeleri arasında hareket etmiştir. OPEC’ın 30 Kasımda Viyana’da gerçekleştirdiği resmi toplantısı öncesinde volatil hareketlerin yaşandığı brent petrol OPEC toplantısından çıkan arz kısıtlaması kararı sonrasında 51,63 fiyatına yükselerek kasım ayını 51,65 seviyesinden tamamlamıştır.

YENİ AYDA PİYASALARI BEKLEYENLER…      

Piyasalar açısından oldukça stresli geçen Kasım ayının ardından Aralık ayında da hem yurtiçi hem de küresel piyasaları oldukça yoğun bir gündem bekliyor. Gündemin yanı sıra aşağıda detaylı olarak ele alacağımız başlıkların tamamına yakınının ayın ilk yarısında toplanmış olması da yılın son ayının baş döndürücü bir başlangıç yapacağını işaret ediyor diyebiliriz. Yurtiçi piyasalar açısından Moody’s Türkiye Kredi Güncellemesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2017 Yılı Para ve Kur Politikası ile Aralık ayı Para Politikası Kurulu toplantısı, 2016 yılı 3. Çeyrek Ekonomik Büyüme Rakamları, Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkiler, sınır ötesinde yürütülen operasyonlar ile yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin gelişmeler ve TL’nin izleyeceği seyir yeni ayın önemli gündem maddeleri arasında olacak denilebilir. Küresel piyasalar açısından ise İtalya’da yapılacak olan Anayasa Referandumu, OPEC toplantısının ardından petrol fiyatlarının izleyeceği seyir, Fed ve Avrupa Merkez Bankalarının Aralık toplantısı, ABD’nin yeni başkanı Trump’ın izleyeceği politikalara ve oluşturacağı kabineye ilişkin haber akışları Aralık ayının öne çıkan başlıkları olacak. 

Yurtiçi piyasalar Aralık’a Moody’s ile başlıyor… 

Aralık ayına 2 Aralık’ta uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s tarafından Türkiye Kredi Notuna ilişkin açıklanması beklenen güncelleme ile başlayacağız. Hatırlanacak olursa, Moody’s 23 Eylül tarihinde Türkiye'nin kredi notunu "Baa3" seviyesinden "Ba1" seviyesine indirerek yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altına çekmiş ve not görünümünü “Durağan" olarak belirlemişti. "Durağan" görünüm ile, ekonomideki zorluklara karşın hâlen büyümeye devam eden Türkiye ekonomisinin dayanıklılığının işaret edildiği belirtilmişti. Son güncellemeden bu yana kredi notu ya da görünümü açısından aşağı ya da yukarı yönlü revize yapmayı gerektirecek önemli bir kırılma yaşanmadığını ve bundan dolayı da Moody’s’in herhangi bir not değişikliğine gitmeyeceğini düşünüyoruz. Bu anlamda, kurumdan herhangi bir açıklama yapılmamasının da sürpriz olmayacağını belirtelim. 

Ayın ikinci haftasında sahne TÜFE ve TCMB’nin olacak 

Ayın ikinci haftasına ise kasım ayı enflasyon verileri ve 2017 yılı Para ve Kur Politikası damgasını vuracak diyebiliriz. Geçmiş dönem istatistikleri ve mevcut eğilimleri dikkate alarak yaptığımız hesaplamalara göre Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE)’nin aylık bazda % 0.88 artışla yıllık % 7.39 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Son dönemlerde kur tarafında iyiden iyiye yükselen tansiyonun ardından, TCMB, para politikasında sadeleşme süreci kapsamında yaptığı ölçülü faiz indirimlerine ara vererek Kasım ayında faizlerde yaptığı yukarı yönlü ayarlamaya giderken döviz likiditesini destekleyici yönde de bazı adımlar attı. 6 Aralık tarihinde TCMB tarafından yayınlanacak ve basın toplantısıyla tanıtılacak olan 2017 Yılı Para ve Kur Politikası metni; TCMB’nin önümüzdeki yıl izleyeceği politikalar ve son gelişmelere ilişkin vereceği mesajlar açısından oldukça kritik bir öneme sahip. Metnin basın toplantısıyla tanıtılacak olmasının TCMB’ye piyasa ile etkin bir iletişim kurma ve gerekli görülürse sözlü müdahalede bulunma açısından önemli fırsat olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Ayrıca, 20 Aralık tarihinde gerçekleştirilecek olan 2016 yılının son Para Politikası Kurulu toplantısının, kritik Fed kararının 1 hafta sonrasına denk gelecek olmasının da olası bir aksiyon alma ihtiyacı doğması durumuna yönelik TCMB’nin elinde bulunan önemli bir takvim avantajı olarak görüyoruz. 

Fed haftasında içeride ekonomik büyüme ve AB Konseyi toplantısı takip edilecek

Aralık FOMC toplantısının olduğu haftaya içeride 12 Aralık Pazartesi günü 2016 yılı 3. Çeyrek ekonomik büyüme verileriyle başlayacağız. Son dönemde iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlama ve öncü göstergelerden gelen olumsuz sinyaller 27 çeyrektir aralıksız büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin yılın 3. Çeyreğinde 0’a yakın ya da negatif büyüme ile karşılaşacağına yönelik beklentilerinin artmasına yol açmakta. Yıllar itibariyle ekonomik büyüme ile son derece güçlü bir korelasyona sahip olan Sanayi Üretimi verilerini baz alarak yaptığımız hesaplamalara göre

Türkiye Ekonomisinin yılın 3. Çeyreğinde yıllık bazda - % 0.07 oranında negatif bir büyüme kaydedeceğini tahmin ediyoruz. Ağırlıklı olarak 15 Temmuz sürecinin ardından ekonomiyi destekleme yönünde atılacak olan adımların yılın 4. Çeyreğinden itibaren etkilerinin kademeli olarak ekonomik verilere de yansımaya başlayacağını düşünüyoruz.  Aynı haftada bir diğer kritik gelişmede 15 – 16 Aralık’taki AB Konseyi toplantısı olacak. Son dönemlerde AB ile gerilen ilişkilerin ardından 23 Kasım tarihindeki Avrupa Parlamentosu toplantısında AB ile Türkiye arasında 3 Ekim 2005’te başlatılan üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasına ilişkin oylama 37 oya karşı 479 evet oyuyla (107 çekimser oy) son derece dikkat çekici bir farkla sonuçlanmıştı. Oylamada ortaya çıkan sonucun herhangi bir bağlayıcılığı olmasa da bir tavsiye niteliği taşımakta. Dolayısıyla, AB – Türkiye üyelik müzakerelerine ilişkin sürece konunun 15-16 Aralık’ta yapılacak AB Zirvesi’nde ve bu toplantı öncesinde AB dışişleri bakanlarının yapacağı toplantıda ele alınması beklenmekte. Oylamada çıkan sonuca ve son dönemlerde gerilen ilişkilere karşın, Türkiye ve Avrupa arasındaki gerek siyasi gerek ticari gerekse de askeri ilişkileri göz önünce bulundurarak Aralık ayında yapılacak toplantılardan ilişkileri kopma noktasına getirecek olumsuz bir sonucun çıkmayacağını düşünmekteyiz.

Siyasi ve jeopolitik gelişmeler ekonomi gündemin ön sıralarında kalmaya devam edebilir

Son aylarda yaşanan siyasi ve jeopolitik gelişmelerin zaman zaman ekonomi gündemini gölgede bıraktığı ve bu durumun aralık ayında da sürmesinin muhtemel olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle son haftalarda hızlanan yeni Anayasa ve Başkanlık sistemine yönelik haber gelişmeler ile sınır ötesinde yürütülmekte olan haber akışları da piyasaların seyri üzerinde belirleyici olmaya devam edebilir. Bu taraflardaki gelişmelerin Aralık Fed toplantısının hem öncesinde hem de sonrasında özellikle kur tarafındaki seyir açısından önemli belirleyicilerden olmaya devam edecek gibi görünüyor. 

Küresel piyasalar yeni aya petrol fiyatlarındaki iyimserlikle başlıyor

Kasım ayının son gününde Viyana’da gerçekleştirilen OPEC toplantısına katılan bazı delegelerin yaptığı açıklamalara göre 2008 yılından bu yana ilk kez OPEC üyeleri arasında petrol arzını kısma konusunda anlaşma sağlandı. Gelen ilk açıklamalara göre günlük arzın 1.2 milyon varil azaltılarak 32.5 milyon varile çekilmesi bekleniyor. Toplantı öncesinde arz kısılmasına yönelik beklentiler ve beklentiler doğrultusunda gelen ilk açıklamalar petrol fiyatlarında ciddi oranda yükselişlerin görülmesine yol açtı. Bu yorumun hazırlandığı sırada anlaşmaya ilişkin tüm detayların henüz bilinmiyor olması ve Rusya gibi OPEC üyesi olmayan önemli üreticilerin nasıl bir pozisyon alacağı gibi diğer kritik konuların net olmaması nedeniyle olası negatif sürprizlere karşı ihtiyatlılığı elden bırakmamanın da yerinde olacağını ifade edebiliriz. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmaması durumunda ise mevcut görüntülerin küresel piyasalar, özellikle de petrol üreticisi olan gelişmekte olan piyasalar açısından olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Enerji ithalatçısı konumunda olan Türkiye açısından ise mevcut petrol fiyat seviyelerinin hâlen önemli bir rahatsızlık yaratacak durumda olmadığını ancak bir süredir enerji fiyatları üzerinden ödemeler dengesi ve enflasyon tarafına gelen olumlu etkinin bir miktar sınırlanacağını da ifade etmek gerekir. 

ABD’DE FED VE TRUMP ÖN PLANDA

Bu bölümün girişinde belirttiğimiz gibi Aralık ayında oldukça yoğun ve ağırlıklı olarak ayın ilk yarısına yığılmış bir gündem küresel piyasaları beklemekte. Ayın ikinci yarısında 25 Aralık’taki Noel ve yılbaşı gibi tatil dönemleri olması da bu duruma neden olmakta diyebiliriz. Aralık ayının ilk haftasında ABD İstihdam Raporu ve İtalya’daki Anayasa Referandumu 2 kritik gündem maddesi olarak görülebilir. Her ne kadar, piyasalar tarafından, 13 – 14 Aralık’ta gerçekleşecek olan Aralık ayı Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında Fed’in faiz artırımına gideceğine kesin gözüyle bakılsa da açıklanacak istihdam raporu ABD ekonomisindeki toparlanmanın hızını göstermesi ve Fed gelecek dönemlerde izleyeceği politikalar üzerinde etkili olacağından takip edilmeli. Fed’e ilişkin bir diğer önemli unsur da, Aralık ayında faiz artırımı çok büyük ölçüde fiyatlamalar girmiş olduğundan, 8 Kasım seçimleri sonrasında doların geldiği seviyeleri nasıl değerlendirdikleri ve her çeyrek sonunda olduğu gibi bu toplantıyla birlikte yayınlanacak olan Fed üyelerinin ekonomi ve para politikasına ilişkin projeksiyonlarında bir değişiklik olup olmadığı olacak. Fed’in hali hazırdaki tutumu ve geleceğe ilişkin projeksiyonlarında önemli bir değişiklik olmaması ya da güvercin olarak nitelendirilebilecek bir değişiklik görülmesi durumunda, beklentilerle uyumlu yapılacak bir faiz artırımının ardında küresel piyasalarda ciddi bir rahatlama dalgası görülebilir. Diğer taraftan, enflasyon ve gelecek döneme ilişkin faiz artırımları başta olmak üzere beklentilerde şahin olarak değerlendirilebilecek bir değişim görülmesi durumunda ise gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere küresel piyasalardaki stresin bir miktar daha arttığı da görülebilir. Hali hazırda önemli ölçüde değer kazanmış olan doların daha da güçlenmesinin ABD ekonomisine ve küresel dengelere zarar vereceğini değerlendirmemizden dolayı Fed’in mevcut duruşunda şahin olarak nitelendirilebilecek radikal bir değişim olmayacağını düşünüyoruz. ABD tarafında Fed’in yanı sıra 20 Ocak 2017’de resmen göreve başlayacak olan yeni başkan Trump’ın ekonomi politikalarına ve kabinesine ilişkin mevcut belirsizliklerin ne yönde seyredeceği de küresel piyasalardaki oynaklık üzerinde belirleyici olacak önemli unsurlardan biri olacağını da not edelim. 

İTALYA’DAKİ REFERANDUM SİYASİ KRİZ GETİRECEK Mİ?

4 Aralık’ta İtalya’da gerçekleştirilecek olan Anayasa Referandum’una yaklaştıkça başta İtalya olmak üzere Avrupa piyasalarındaki stresin arttığı görülüyor. Zira, anketlerde çok ciddi fark olmasa da “Hayır” oylarının önde olması ve yüzde 20’ler seviyesindeki kararsızlar nedeniyle sonuçların kestirilmemesi önemli bir belirsizlik yaratmakta. İtalya Başbakanı Renzi’nin, referandumdan “Hayır” sonucu çıkması durumunda istifa edeceğini açıklaması ve bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda yaşanacak siyasi  boşluk döneminde halihazırda ciddi sıkıntılar yaşamakta olan İtalyan bankalarına yönelik sorunların derinleşmesi ve AB karşıtı tutumuyla bilinen Beş Yıldız Hareketi’nin yönetime gelmesinin beklenmesi nedeniyle İngiltere'nin Brexit kararından sonra İtalya'da da benzer bir durum yaşanabileceğinden endişe edilmesi bu belirsizlik ve endişenin temel kaynağı olarak görülmekte. 2017 yılında başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa genelinde yapılacak seçimlere bir de İtalya’daki siyasi krizin eklenmesi durumunda bölgedeki sorunların derinleşmesi kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. 

TÜM BU SİS VE DUMAN ARASINDA ECB NE YAPAR?

Bütün bu hengamenin içinde 8 Aralık’ta yapılacak olan Avrupa Merkez Bankası (ECB)’da kritik bir öneme sahip olacak. Daha önceki açıklamalarında Aralık toplantısında gündeminde nelerin olacağını tam olarak bilmediğini ancak gelecek dönemlerde yapılacaklar konusunda birşeyler söylenebileceğini ifade eden ECB Başkanı Draghi’nin yakın zamanda basında yer alan ifadelerinde Aralık toplantsında Mart 2017’ye kadar sürmesi beklenen ve aylık 80 milyar euroluk tahvil alımını kapsayan mevcut varlık alım programının uzatılıp uzatılmayacağına karar vereceklerini belirttiğine yönelik yer alan ifadeler bu ayki toplantının önemini artırmakta. Basında son aylarda ECB’nin varlık alım programına yönelik çeşitli spekülasyonlar yer alıyor olsa da Avrupa Bölgesi’ndeki toparlanmanın hâlen istenen ölçülerde olmaması ve potansiyel siyasi belirsizlikler nedeniyle en azından kısa vadede mevcut programın sonlanmasının zor olduğunu düşünüyoruz. Ancak, dolarda gözlenen hızlı değer artışı kaynaklı Euro/dolar paritesinde gözlenen sert düşüşler nedeniyle mevcut programda bazı ayarlamalara gidilmesinin tamamen ihtimal dışı olmadığını ifade etmekte de fayda var.  

AYLIK PİYASA STRATEJİSİ…      

BIST dip çalışması beklediğimiz alana girdi

BIST 100 Endeksi 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ilk şokunu atlattıktan sonra görülen tüm satış baskılarında 74 bin üzerinde kalmayı başarmıştı. 74 bin ilk olarak ağustos başında test edilmiş endeks bu seviyelerden tepki vermişti. Kasım ayında ise bu seviye birkaç kez daha test edildi. Kasım ayının son günlerinde ise bu seviyenin altındaki rakamlar test edildikten sonra ay, 73.995’ten tamamlandı. Henüz bu seviyenin kırıldığından bahsetmek zor olsa da endeksteki alım iştahındaki zayıflık dikkat çekmeye devam ediyor. Bu nedenle şuan için endeksin kısa vadeli dibi oluşturduğunu söylemek için erken olduğu kanaatindeyiz. Kısa vadede endekste izleyeceğimiz en önemli seviye burası olacaktır. Buranın kırılması durumunda hızla 72 bin civarına gerileme görebiliriz. Önceki haftalarda da ifade ettiğimiz gibi aralık ayının ortalarına kadar piyasalardaki stresin devam edebileceğini bu süreçte endeksin 70-75 bin aralığında dip çalışması yapabileceğini düşünüyoruz. Bu bölgenin özellikle de 72 bine yakın seviyelerin orta ve uzun vadeli düşünenler için alım fırsatı oluşturacağını düşünüyoruz. Son iki yılda birçoğunu bugün de konuşmaya devam ettiğimiz birçok riskin fiyatlara girdiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de dünyanın genelinde ya da Türkiye özelinde önemli bir eksen kaymasına neden olacak bir haber akışı ile karşılaşmadığımız sürece, çarpanları da göz önüne aldığımızda endeksin bahsettiğimiz bu aralığın altında kalıcı bir hareket yapma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyoruz. Buna rağmen piyasaların zaman zaman rasyonaliteden uzaklaştığı, panik ve coşku zamanlarının oluşabildiği de göz önünde bulundurularak, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde olduğu gibi birden çok riskin tek çırpıda sayılabildiği dönemlerde alım yapmadan önce, en kötü senaryoda katlanılabilecek zararı göz önünde bulundurarak bir stop loss stratejisi ve daha önemlisi dengeli bir portföy dağılımı oluşturmanın önemi unutulmamalı.  

Dolar/TL’de stres bir süre daha devam edebilir

Yurtiçinde piyasalar tarafında en çok merak edilen konu Dolar/TL’nin yeni rekorlar görülmeye devam edip etmeyeceği olmaya devam ediyor. TCMB’nin faiz artırması ve ardından zorunlu karşılıklarda indirim yaparak yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir dilimi serbest bırakmasına rağmen kurlarda oluşan hareketlilik, TCMB’nin kurşunlarını boşa harcadığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. TCMB’nin aldığı bu kararların TL’yi küresel ve jeopolitik etkilerden tamamen koruyacağını düşünmüyor olsak da en azından negatif ayrışmayı sınırlayacak hamleler olduğunu, alınan bu kararların etkilerinin diğer koşullar sabit kaldığında etkilerinin gecikmeli de olsa görüleceğini düşünüyoruz. Ancak aralık ayındaki Fed Açık Piyasa Komitesi toplantısı ve aynı dönemde gerçekleşecek olan AB Liderler toplantısına kadar stresin ve buna bağlı olarak volatilitenin yüksek seyretmesi muhtemel görünüyor. TCMB’nin aralık ayındaki toplantısının bu tarihlerden sonra gerçekleşecek olmasının TCMB’nin yeni duruma göre aksiyon almasını sağlayacaktır. Beklentimiz Fed tarafında alınan tüm beklentilerin sonlanması ile yılsonuna doğru doların uluslararası piyasada bir düzeltme süreci başlatabileceği yönünde. Kısa vadede ise geçtiğimiz ay görülen 3,47 en önemli dirençken, 3,35’in altında kapanışlar görülmediği sürece sağlıklı bir düzeltme hareketinden bahsetmenin de zor olduğunu düşünüyoruz.

KREDİ GÖRÜNÜMÜ…      

Moody’s ve Küresel Risklerin Artışı… 

S&P, 20 Temmuz’da yaptığı not değerlendirmesinde, Türkiye'nin “BB+” seviyesindeki kredi notunu “BB”ye düşürmüş ve not görünümünü “negatif” olarak belirlemişti. Geçen ayın ilk haftasında Türkiye’nin not görünümünü “Negatif”ten “Durağan”a yükselttiğini açıkladı. Yerli para cinsinden kredi notunu “BB+”, yabancı para cinsinden kredi notunu “BB”de sabit tutarak görünümde yaptığı revizyonu politika yapıcıların reformlara yönelik çabalarını devam ettireceklerine yönelik beklentiler doğrultusunda olduğunu belirtti. Kurum “Durağan” görünümün ülke ekonomisinde bir süredir devam eden durgunluğun ve iç karışıkların risklere karşı oluşturabileceği dirençleri gösterdiğini vurguladı. Standard & Poor’s beklentileri arasında Türkiye’nin bu yıl 3,2’lik bir büyüme kaydedeceğini ve önümüzdeki yıl da bu görünümün bozulmayacağına inandıklarını kaydetti. Başarısız olan darbe girişiminin ekonomik aktiviteleri olumsuz etkilediğine değinen kurum Olağanüstü Hal’in en azından yılsonuna kadar süreceği beklentileri ile iç gerilimlerin, kamuda yaşanan tutuklama ve gözaltıların iç piyasanın toplanmasını geciktireceğini savundu. Türkiye’nin bütün bu olumsuzluklara rağmen tüketim ile desteklenen büyümenin devam edeceği ama %4-5 bandını konuşmak için daha erken olduğu kaydedildi.  

Fitch Ratings’in yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye için büyüme tahminini aşağı yönlü revize etti. Raporda sanayi üretimi, perakende satış ve işgücü verilerinin Temmuz ayında gerçekleşen darbe girişimi ile hükümetin buna tepkisinin ülkenin ekonomik aktiviteleri üzerinde oluşan baskısını devam ettirdiğine vurgu yaparak hükümetin 2017 yılında siyasi ortamda istikrarı sağlaması ile büyümenin olumlu etkilenebileceğini değerlendirdi. 2017’nin ikinci yarısında yaşanabilecek anayasa reformuna da değinen Fitch sürecin ekonomik görünüme büyük ölçüde yön vereceğini belirtti. Kurum 2016 yıl sonu Gayrisafi Yurtiçi Hasıla tahminini 2,9 olarak, 2017 için ise 3,1 olarak açıkladı. Gelişmekte olan piyasalara yönelik algıların değişmesi ve yurtiçi siyasi gerilimlerin Türk Lirasını baskıladığını, TCMB bankacılık sektörü için döviz likiditesi önlemlerini yetersiz olduğuna dikkat çekti. 24 Kasım’da yapılan Para Politikası Kurulu toplantısının etkilerini değerlendiren Fitch Ratings alınan faiz yükseltme kararının Merkezin piyasada oluşan baskılara boyun eğmeyeceğini gösterdiğini ancak yeterli olmadığını işaret ederek Türk Lirasının değer kaybının devam ettiğini vurguladı. TCMB’nin 20 Aralık’taki toplantısında yeni bir faiz artışı beklediklerini ve Politika faizinin yılsonun da 8,25 ve 2017 yılsonunda 8,75 olacağını bildirdi. ABD Doları/TL paritesi için 2016 yılsonu tahminini 3,35 olarak ve 2017 için ise 3,43 olarak belirleyen Fitch TL’deki değer kaybına bağlı olarak 2017 için enflasyon tahminini %7,7 olarak açıkladı. 

24 Eylül 2016'da not indirimi yaparak Baa3 olan notu Ba1'e çeken Moody's, böylece Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına çekmiş ve görünümü “Durağan” olarak belirlemişti. 2 Aralık’ta Moody's Türkiye için yeni bir değerlendirmede bulunacak. Yıl içinde yaşanan gelişmelerden sonra not değişimini gerektirebilecek yeni bir durum olmadığı için Moody’s’in herhangi bir değişikliğe gitmesini beklemiyoruz.

 

YASAL UYARI  

Burada yer alan bilgiler Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından genel bilgilendirme amacı ile hazırlanmıştır. Yatırım Danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak Yatırım Danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.  Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.  Herhangi bir yatırım aracının alım-satım önerisi ya da getiri vaadi olarak yorumlanmamalıdır.  Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir.  Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. 

Burada yer alan fiyatlar, veriler ve bilgilerin tam ve doğru olduğu garanti edilemez; içerik, haber verilmeksizin değiştirilebilir. Tüm veriler, Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan alınmıştır. Bu kaynakların kullanılması nedeni ile ortaya çıkabilecek hatalardan Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3390+56
2Fenerbahçe3386+57
3Trabzonspor3355+13
4Beşiktaş3351+6
5Başakşehir FK3349+6
6Çaykur Rizespor3348-6
7Kasımpaşa3346-4
8Antalyaspor33450
9Alanyaspor3345-3
10Sivasspor3345-5
11Adana Demirspor3341+5
12Samsunspor3339-6
13MKE Ankaragücü3337-3
14Kayserispor3337-10
15Konyaspor3336-13
16Gaziantep FK3334-13
17Fatih Karagümrük3333-5
18Hatayspor3333-9
19Pendikspor3330-31
20İstanbulspor3316-35